Hayatınızın ve zihninizin otoritesi olma gücünü elde etmek; kendinizle olan içsel diyaloğunuzun kalitesiyle doğrudan orantılıdır. Bugün kendimizle olan ilişkimizi geliştirmek ve şifalandırmak ve kaliteli bir içsel diyalog başlatmak üzere kendimize şu soruları soruyoruz:
“Niyet ve tavırlarım birbiriyle ne kadar hizalı?”
“Ben ne istiyorum, dileklerim arzularım neler?”
“İsteklerim, tavrım ve tutumumla, yaptıklarımla uyumlu mu?”
“Evrenle düzgün bir diyaloğum var mı?”
“İsteklerimin peşinden nasıl gidiyorum?”
“Doğru şeritte miyim, yoksa şeritten biraz kaydım mı?”
“Neye ne şekilde cevap veriyorum?”
“Olana, reaksiyon mu gösteriyorum? “
En önemlisi, bugün kafama taktığım, tökezlediğim veya üzerinde biraz oturup da düşündüklerim cidden bugünle mi ilgili yoksa; şu an yaşadığıma geçmişteki bir deneyimi mi yansıtıyorum?”
“Geçmişteki tatsız bir sonucu tekrar yaşamamak için korkuyu mu seçiyorum?”
Eğer herhangi bir konu üzerinde çalışıyorsanız şu anda ve “geçmiş deneyimlerime istinaden bugün bunu seçiyorum” gibi bir cümle kullanıyorsanız, iki deneyim arasındaki benzerliklere önce bir bakın.
Gerçekten geçmişten getirdiğiniz o bilgi şu anda bu deneyimle aynı mı? Yoksa şu anki duruma geçmişten herhangi bir korkuyu veya endişeyi mi getiriyorsunuz?
Yani bakmamız gereken yerler:
“Geçmişe ne kadar güveniyorum, geçmişten getirdiğim deneyimlere ne kadar güveniyorum? Ve şu andaki duygularıma ne kadar güveniyorum?”
Bu süreçte ilk deneyimlerimiz aklımıza gelmeye başlayacak, bugünkü halinizi biçimlendiren şekillendiren ilk deneyimler hatıralarınızdan gelip geçecek.
Aslında tamamen anın enerjileriyle ilgili: Geçmişi An’a getirmek, o hatıraların arasında yürümek. Fakat artık geçmişle olan bağımız, ilişkimiz çok daha farklı.
Dün kendi kendime şöyle bir cümle kurdum: “geleceği hatırlıyorum.”
İçimde çok değişik bir enerji yaşıyordum, sanki gelecekten bilgiler, mesajlar geliyor ama daha önce de onları yaşamışım gibi hissettim. Biraz da geçmişte yaşadığım görseller geliyordu ve fakat çok farklıydı. Bu yüzden de geçmişi hatırlıyorum değil de “geleceği hatırlıyorum” cümlesi çıktı içimden.
Sizler de buna benzer deneyimler yaşıyor olabilirsiniz; zaman çizelgesi birbirinin içine çok girdi; neyi geçmişten getiriyoruz ,neyi geleceğe yansıtıyoruz?
“Acaba An’da geçmiş duygularımla mı, hatıralarımla mı yoksa geleceğe dair hayallerimle mi oturuyorum?”
Zaman çizelgesi birbiri içerisinde olduğundan, gelecek umutlarımla geçmişten getirdiğim ve proses etmediğim duygularım birbiri içerisine girebilir.
Bayağı değişik yepyeni şeyler yaşıyoruz, bunun farkına varın. Ve enerjimizin düzenli olarak An’da mı, temiz mi, hafif mi diye kontrol etmemiz gerekiyor, çünkü bazen düşüncelerimiz takıntılı yerlere gidebiliyor.
Dolayısıyla kendimizle konuşmanın yollarını bulmamızın vakti, iç diyaloglarımızı daha kaliteli bir hale getirmek üzere, her bulduğumuz fırsatta kendimizle sesli konuşmamız gerekiyor; kendi kendinizle konuşun.
Yüksek sesle kendi kendimize konuştuğumuz zaman, bu eylem bizi zihinden çıkarıp, bedene doğru getiriyor; çünkü kendi sesimizi duyduğumuzda onun bedendeki titreşimini de hissediyoruz. Ve bedendeki bu titreşim bizi An’a doğru getiriyor. Ve en şifalı ses, tabi ki kendi sesimiz olduğu için de iç diyaloglarımızı daha kaliteli hale getirmek, hem An’a ve bedene gelmek hem de kendimizi duymak bakımından çok önemli.
“Kendime ne diyorum, ben?”
“Kafamın içinde kendime ne söylüyorum, ben?”
Onları da sesli bir şekilde duymak için yüksek sesle kendinizle konuşmak için vakit ayırın.
Aynı zamanda akıl hocalarınıza dikkat edin:
Onların beklentilerini üzerinizde mi taşıyorsunuz? Acaba hayalleriniz, geçmişten getirdiğiniz otorite figürlerinden mi kaynaklanıyor, yoksa hayalleriniz gerçekten size mi ait?
Hayalleriniz beklentisiz mi, bağlantısız mı?
Bir takım insanlara değil de kendi kalbinizle mi bağlantıda? Buralara da bir dikkat edin.
Hayal kurarken kendinizi özgür hissediyor musunuz? Yoksa kurduğunuz hayaller bilinçaltının malzemeleri olabilir mi?
Buralara da dikkatinizi çekmek istiyorum.
Şimdi meditasyonumuzu, hafiflemek, enerji toplamak ve geçmişten de bağlarımızı koparıp, geçmişin deneyimlerini, tecrübelerini doğru yerlerde kullanmak üzere pratik edeceğiz.
Yine nefesler ve bütün dikkat beynin aktif kısmı olan sol beyinden sağ beyine doğru geçsin.
Yapmaktan olmaya doğru geçin.
“Her nefesimle var oluyorum, her nefesimle ben oluyorum, her düşüncemle de kendimi şekillendiriyorum.”
Bu bilince doğru geçin.
Dikkatinizi, bedeninizin arkasına doğru verin; kafanızın, boynunuzun arkası, özellikle sırtınıza bedeninizin üst bölümü ve arka tarafına.
Sırtımız, bedenimizin arka bölümü geçmişimizi, geçmişten getirdiklerimizi ifade eder. Niyetlerinizle, nefeslerinizle odağınızı da oraya vererek şimdi bedeninizin arka kısmını hafifletin . Bedeninizin arka tarafı havalansın ve güzel, temiz nefes alanları açılsın o bölgede.
…
Geçmişte yani bedeninizin arka tarafında çalışırken, zihninize de bir bakın.
Odağımızı geçmişe verince zihinde dönen bir döngü var mı?
İçine girmeden düşüncelerinizi uzaktan izleyin.
“Ben odağımı geçmişe verdiğim zaman zihnimin içinde dönen düşünceler neler?”
Burada bir süre kalıp, düşüncelerinizi yakalamaya çalışın.
…
Eğer takıntılı bir düşünce veya bir döngü, tekrar eden düşünce sistemi yakaladıysanız, not alın.
Bunun üzerine içsel diyaloglarınızı geliştireceksiniz.
Şimdi bir denemesini yapalım; olabildiğince sesli bir şekilde ve kendinizi duyarak o bulduğunuz düşünce döngüsüne karşılık kendinizle konuşun, birkaç cümle kurun.
Ve lütfen sansürlemeyin; içinizden geldiği gibi o “loop’u” yüksek sesle dillendirebilirsiniz veya o “loop’a” bir cevap verebilirsiniz. Yüksek sesle, ona karşı bir iki cümle kurmak için kendinize zaman tanıyın.
…
Burada yaptığımız bu mini egzersizi hatırlayın, kendi kendinize de bunu çoğaltın.
Daha sonra, kendinize nefes alanları açarak, geçmişi hafifleterek zihninize bir bakın:
Geçmişten şu ana getirdiğiniz ve devam eden bir loop, bir düşünce sistemi, düşünce tekrarı var mı? Ve varsa ona konuşun.
Karşı fikir vermek değil; aslında daha çok o loop’u fark ettiğinizi söylemek içim konuşun:
“Seni zihnimde, fark ediyorum ve geçmişte bırakıyorum” veya “Seni şu ana getirmiyorum, taşımıyorum, seninle beraber yürümeyi seçmiyorum; çünkü sen sürekli dönüp duruyorsun ve ben artık bu döngüyü burada kesiyorum” diyebilmek…
Bir seçim, bir eylem gerçekleşsin.
Böylece kendi hayatınızın, zihninizin otoritesi olmayı öğrenin, pratik edin veya zaten biliyorsanız o kasınızı güçlendirin.
Şimdi tüm yapma işlemlerini bir kenara bırakalım. An’da An’ı hafifletmek, An’daki kendinizi hafifletmek ve An’da var olan mevcut enerjiyi, Çi’yi sisteminize almak üzere birkaç dakika sessizliğimizde duralım.
…
Yavaş yavaş tekrar nefeslere doğru gelin, buraya gelirken gülleri hatırlayın, gül kokularını, gül ağaçlarını, gül yapraklarını hissedin.
Gül An’ın enerjisini yükseltir ve böylece geçmişi hafifletir, geleceğe de umut dolu bakmamızı sağlar.
Gün içerisinde eğer bulabilirseniz gül koklayın, gül yağınız, gül kolonyanız varsa sürün.
Ve nefeslerle tekrar bedeninize doğru gelin, bedeninizi hatırlayın şimdi yeniden, somuta doğru gelin, iyice yerleşin.
Kocaman derin bir nefes alıp verin.
Enerjinin bol bol aktığı bu zamanlarda, eyleme geçin-yapın, olmadığı zamanlarda ise zorlamayın-dinlenin, An’ın enerjisiyle beraber akın, ne kendinizi çok zorlayın ne de salıp bırakın.
Ve kendinize de sorun: “şu An’da duygularım, enerjim ne âlemde? Ve ben hissettiklerime, duygularıma güveniyor muyum?
Güller içinde geçsin tüm gününüz, tüm An’larınız.
Çok seviyorum, sizleri.
Geçmişin yükünü hafifleterek, bilincinizi genişletmek, sonsuzluğunuzla bağlantıda olmak için zamanı bükmeyi, zamanı kendi lehinize kullanmayı öğrenebileceğiniz özel bir çalışmayı sizlerle buluşturuyoruz: Zaman Simyacılığı Çalışması & Meditasyonu.
Zaman kavramına yepyeni bir bakış açısına sahip olacağınız bu çalışma ile zamanla olan ilişkiniz bir ömür çok daha iyi yönde değişecek. Zaman Simyacılığı Çalışması & Meditasyonu şimdi MO Store’da.
Kaynak; Meditasyon Okulu podcast kanalı olan MOTALKS’un “35 | Sabah Meditasyonu: Kaliteli İç Diyaloglar için Meditasyon” yayınından derlenmiştir.