Oldukça yoğun bir dönemden geçerken, bu yayınımızda size yardımcı olması adına odaklanmanın 7 pratik adımını sunuyoruz.
Aslında yılın başından bu yana yoğun bir odaklanma gerektiren epeyce – daha çok içsel- iş hallettik, değil mi?
Ve bu süreçte hayatınıza yeni insanlar, yeni bilgiler, yeni mekânlar girdi mi? Sürprizli de bir dönemdeyiz. Ne zamandır üzerinde çalıştığımız bir hayale, projeye, plana aniden bir fikir, yeni insanlar, yeni bir bilgi veya yeni bir mekân girebilir. Mesela, benim oldu; hayatıma çok tatlı insanlar girdi, yeni bilgiler getirdiler ve bakış açım açıldı, oyun alanımın genişlediğini hissettim.
İç sesinizle ilişkiniz ne âlemde? İç sesimizin güçlenmesine doğru gidiyoruz. Ruhumuza yaklaşıyoruz, özümüzü daha iyi tanıyoruz. Yeteneklerimiz, becerilerimiz, donanımlarımız netleşiyor.
Ayrıca, “Elimdeki birikimlerle ne yapacağım, nasıl bir yemek yapıp, karnımı doyuracağım?” gibi soruların tetikleneceği de bir döneme giriyoruz.
Her zamanki gibi amacımız veya bize düşen görev, cevap bulmak değil. Plan yapmaya çalışmak da değil; odağımız, planın doğal olarak belirmesine izin verebilmek. Sorumluluğumuz, kendi kendimizin arasından, yolundan çekilerek planın doğal akışta belirmesine izin vermek.
O yüzden de eğer; “ben şimdi ne yapacağım? O kadar şey biriktirdim, bu kadar donanımım var, bu kadar yeteneğim var, ben nasıl bir işe gireceğim? Paramı nasıl kazanacağım? Bu sıkıntıları yaşadığım alandan nasıl kurtulacağım?” gibi sorular tetiklenirse cevap bulmaya çalışmıyoruz, sorunun peşinden gidiyoruz.
Soru kendi kendini cevaplarken biz de zihnimizle o yolu tıkamaktan vazgeçiyoruz.
Sınırlar daha net belirleniyor, çizgiler somutlaşıyor, adımları birer birer attıkça yol aydınlanıyor. Bu cümleyi aktarırken bu döneme dair şöyle bir imge gördüm: 3-4 katlı bazı kulüpler vardır; bu gece kulüplerinde merdivenlerden yukarıya doğru adım atıp, basamağa bastığınızda ışık yanar.
Gözümün önündeki imge sanki yukarıya doğru çıkıyoruz, artık yükseliyoruz, yüceliyoruz. Frekansımızı kendi ışığımıza doğru yükseltiyoruz, enerjimizi yükseltiyoruz ve o merdiveni çıkarken her bastığımız basamak teker teker yanıyor.
Yolumuz her adımda birer birer aydınlanıyor. O ilk adımı nereye atacağımızın ilhamı da iç sesimizi dinleyerek geliyor. Bir şekilde ya bir dost sohbetinden, bir kitaptan, bir filmden ya da bir şarkı sözünden ilham alabilirsiniz.
İç ses, “kalbim acaba benimle konuşuyor mu?” gibi değil. İç sesin konuşma yolları tamamen algılarladır. An’ı kavramak o yüzden Meditasyon Okulu’nun
mottosudur. An’ı kavrayın; çünkü An’da size hizmet edecek ne var, ne tür mesajlar var, hangi güzellikler zenginlikler var; hepsini görürsünüz. O yüzden yine bu dönem sezgilerimize, iç sesimize ve An’da olanlara dikkatlerimizi veriyoruz.
Dün bir sonraki adımımın nerede olduğu bana köpeğim KG’den geldi. Arabadan eve bir şeyler alıyordum, bahçe kapısı da açıktı, normalde KG yapmaz ama kaçtı. “Hadi gel KG içeri” dediğimde gelmedi. (genelde hemen yanıma gelir.) Ben de peşinden gittim, birkaç adım attı ve durdu. Tekrar ona tam
yaklaştım, yeniden birkaç adım attı ve durdu. Biz böyle birkaç ‘ben yaklaşıyorum o kaçıyor’ anı yaşadık. Çok da uzağa gitmiyor, benden birkaç adım ötede duruyor.
Bir dakika dedim kendime; “bu KG’nin ‘eve girmiyorum’ kaprisi değil, zira öyle kaprisi olan bir çocuk değil.” Ve olana baktım, ne var burada? Bana ‘eve girme, gel yürüyelim’ dedi. Karar vermem gereken ve birkaç gündür kafamı yoran çok önemli bir konu vardı. Alışverişten gelmiştim, eve girip, hemen araştırmalarımı, çalışmalarımı, telefon görüşmelerimi yapayım istiyordum. Ama KG beni eve sokmadı. Sonra yürüyüşte kararım ortaya çıktı. Dolayısıyla benim için bir sonraki adım eve girip, araştırmalar, telefon görüşmeleri yapmak değilmiş; biraz kendime doğada zaman vermekmiş.
Bunun gibi adımlardan bahsediyorum. Önünüze bir şey geliyorsa zorlamayın. Ben KG’yi bir süre içeriye almak için zorladım ama olay aslında onunla beraber yürümekmiş.
Güneşte solar fırtına başladı. Oradan değişik enerjiler, ışıklar, nötrinolar akıyor. Ve bu enerjiler içimizdeki tortuları temizlemeye yarıyor.
Bizim bile dokunamadığımız, fark edemeyeceğimiz, kendi içimizde tuttuğumuz acılar, yaralar, kafa yormuşluklar, yorgunluklar, dönüşmesi gereken düşünce kalıpları… -bunlar her neyse- nötrinolar hepsine dönüştürmek üzere ışık tutuyor. İstesek de istemesek de açığa çıkartıyor.
Bu alanları da iyice temizleyip, kendimize yaklaşıp, kendimizle biraz daha barışıp, bütünleşip, hayata ve kendimize karşı biraz daha yumuşadıktan sonra, istediğiniz işlere, gündelik yapmanız gerekenlere daha pratiklikle odaklanabilirsiniz.
Ama aynı zamanda da havada bir fluluk var, bir yorgunluk, dalgınlık var, gel-gitler de mevcut. Ve havadaki bu fluluk bayağı belirgin.
Noradrenalin- norepinefrin denilen beynin odak ve dikkat bölümünü çalıştıran doğal kimyasallar var. Bu kimyasallar hem hormonları hem de nörotaşıyıcıyı yani sinir sistemimizi etkilediği gibi tüm sistemimizi de kapsıyor.
Eğer bu kimyasallar az üretilirse odaklanma, merkezlenme, köklenme problemi yaşıyoruz. O yüzden bu dönem olabildiğince beynin bu hormonu üretmesinde yardımcı olacağız.
Ne yaparsak bu norepinefrin salgılanmasında, üretilmesinde yardımcı oluruz, beynimize ve bedenimize destek veririz? Bunun, odaklanmanın 7 pratik adımını aktarıyorum:
1-) Öncellikle, bu hormon başarma hissiyle artıyor. Bir şeyi başardığınızı hissettiğinizde beyin bu hormonu salgılamaya başlıyor. Dolayısıyla bu dönem minik işler bitirin ve o başarma hissini, tamamlamışlık, bitirimişlik, başarmışlık hissini canlı tutun. Yani listenize minik işler koyun. Mesela masamın üstünde dağılmış kalemler vardı. kalemlerim çoğaldığından, koyduğum kavanoz da küçük geliyordu. Ne zamandır yeni bir kavanoz bulma, düzenleme, kullanmadığım kalemleri ayırma düşüncesi vardı. Bunun için 10 dakikamı verdim, kalemleri düzenledim. Çok büyük bir şey başarmışım gibi hissettim ve o başarma hissi bana çok iyi geldi. Böyle minik işlerden bahsediyorum. Minik işler bitirin ve başarma hissini, bir şeyleri tamamlamış olma hissini içinizde yaşayın.
2-) Odak isteyen eğlenceli şeyler yapın; örneğin bisiklete binmek odak ister ve çok eğlencelidir (bana göre eğlenceli) veya bowling oynamak da öyledir. Bulmaca yapmak da odak ister ve bundan eğlenenler eğlenir. Satranç oynamak da olabilir.
Satrançtan çok keyif alanlar vardır. Siz de kendi içinizde odak isteyen ve eğlendiğiniz
bir şey bulun ve onu yapın, dikkatiniz artsın.
3-)Çok sevdiğiniz, çok aşina olduğunuz veya size sıradan gelen bir parçayı daha derinine inerek, derinlemesine ve sanki ilk kez duyuyormuş gibi dinleyin. Sözlerine biraz daha dikkat edin, enstrümanlara biraz odaklanın. Örneğin; sevdiğiniz o parçada kaç çeşit enstrüman kullanılmış; pasajları-geçişleri neler? gibi detaylara odaklanabilirsiniz
4-)Bu hormonun salgılanması için akşamları iyi uyumak çok önemli. Akşamlar bize ne kadar iyi bir uyku sunarsa, beyinimiz sabahları o kadar bu hormonu üretiyor.
5-)Başınızın tepesine, 3. gözünüze minik minik vuruşlar yapın. Hipotalamus ve epifiz bezini uyarın; hormon bezleri uyarılınca hormon salımı ve üretimi böylelikle aktive oluyor.
6-)Yüzünüze soğuk su çarpın. Ara ara dağıldığınızı hissettiğinizde, An’a gelmek istediğinizde yüzünüze soğuk sular çarpın.
7-) Bu kimyasalların salımını yiyeceklerle de destekleyebiliriz; yoğurt, yumurta, muz, balık, bakliyat ve yulaf bu hormonun üretilmesine çok çok iyi geliyor.
Bu konuda aktarabileceğim pratik detaylar bu kadar.
Gününüz süzülerek bir o kadar da merkezinizde geçsin. An’ı kavrayın böylece de hayatınız renklensin, keyifle dolsun. Bolluk bereket aksın, yeni çözümlemeler kolayca ulaşsın, sizlere.
Sizi çok seviyorum.
Odaklanmanın, merkezlenmenin, anı kavrayarak köklenmenin en önemli ve hayat dönüştürücü başka bir yolu da düzenli bir şekilde kendinize sessiz, dingin zamanlar ayırmak, meditatif alanınıza girerek, meditasyon pratiğinizi uygulamaktır. Düzenli meditasyon pratiği bilimsel kanıtlarla desteklendiği üzere; sinir sisteminin regüle olması için beyin kimyalarının düzenli ve dengeli bir şekilde salgılanmasına yardımcı oluyor.
İçinden geçtiğimiz belirsiz ve yoğun dönemlerde en büyük destekçimiz olarak dingin, berrak ve odaklı bir zihine sahip olmak için düzenli meditasyon pratiği edinin. Okulumuzun imza eğitimi Meditasyon 360 Programı ile katılarak, meditasyonun mekaniğini derinden kavrayacak; meditasyonu günlük hayatınızın bir rutini haline getireceksiniz. Meditasyon 360 Programı’nı incelemek ve edinmek için tüm detaylara MO Store’dan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Ezgi Sorman
İlgili tüm yayını okulumuzun podcast kanalı MOTALKS’tan dinleyebilirsiniz.