Bu yazımızda “Kutsal Nötrlük” kavramıyla; mahkemeden film sahnesine, yargılama halinden izleme haline geçişi açıklayacağız.
Kalbimizin derinlerindeki ağırlıkların yüzeye çıkacağı bir dönemdeyiz ve bu ağırlıkları hafifletmenizde destek olacak Kutsal Nötrlük kavramını içselleştirmeniz üzere açıklamaya başlıyorum.
Bu dönem, geçmişten gelen atasözleri sona eriyor. Yeni şeyler söylemek lazım; yeni kelimeler, cümleler, yeni terimler, diyaloglar başlarken, köklü atasözleri bitiyor. İçinize dönüp, bakın; sizin hayatınızı yönlendiren terimler, atasözleri neler? Ve artık onlar bir işe yaramıyor.
Ve en biten kısım, bizi kutsal nötrlüğe götürecek olan ise şu; “iğneyi kendine, çuvaldızı başkalarına batır.” Diğer bir deyişle; parmağı kendine çevir, başkalarını işaret etme kendine işaret et.
Bu deyimler bitiyor. Ve “kutsal nötrlük” dediğim kavramla bahsetmek istediğim şey ise şu: Parmağımı ne başkasına ne de kendime işaret ediyorum. İğneyi de çuvaldızı da ne kendime ne de başkasına batırıyorum. Çünkü suçlu yok. Yargılanacak bir şey, bir durum yok. Hayat bir mahkeme salonu değil. Hayat kocaman bir film seti, kendi hayatının yönetmeni, başrol oyuncusu da sensin, senaristi de… Ve işin en ironik, komik kısmı seyirci de sensin. Kimse seni izlemiyor, sen kendini izliyorsun.
Mahkeme salonlarından çıkıp, film setine doğru giriyor olmamız çok büyük bir dönüşüm. Ne kadar büyük bir işlem olduğunu lütfen bilin. Bu kelimeler böyle burada akıp, gidiyor ama işlemin kendisi çok yoğun. Mahkeme salonlarından çıkıp, film setine doğru giriyoruz. Bu filmi izlemeyi de senaryosunu yazmayı da yönetmeyi de kendi hayatlarımız için bileceğiz. Sonra daha büyük, kocaman kozmik filmin de aslında yazıldığını yönetildiğini bilip, ona teslim olacağız.
Şimdi “Kutsal nötrlük” kavramı içinizde titreşsin.
Konuyu açabilmek için de bir örnek vermek istiyorum. Geçen gün öğrencilerimizden biri tarafından telif haklarıyla ilgili dikkatimize sunulan bir konu oldu. Bazı kişiler, “Meditasyon Okulu” ismini kullanarak atölyeler açmaya başlamış, hatta Meditasyon Okulu’nu tanıtmak üzere yayınlar yapıyorlar. Ve tabi ki telif hakları var, çünkü Meditasyon Okulu 8 yıl önce bizim kurduğumuz, 8 yıldır hizmet verdiğimiz bir isim. Ve bu isim artık markalaştı.
İsmimizin kullanılarak bir şey yapılması ise hukuka aykırı. Biz de bu yayını yapan kişiye dostane bir uyarıda bulunduk. Ve bu minvalde kendisine profesyonel ve dostane bir mesaj gönderdik: “Görüyoruz ki siz de spiritüel camiada hizmetler vermektesiniz, çalışmalar yapmaktasınız. ‘Meditasyon Okulu’nun tanıtım günü var.’ demişsiniz; ama biz Meditasyon Okulunu 8 yıl önce zaten tanıtmıştık ve bu isim üzerinde patentimiz var. Bununla birlikte bu ismi kullanmanız hukuka aykırılık teşkil ediyor. Dostane bir şekilde, bizi ve bu ismi bilmediğinizi varsayarak, sizi uyarmak isteriz.”
Bu mesaja geri gelen tepki hiç tahmin etmediğim bir durumdu. Bu uyarıya karşı cevap olarak benim 3 farklı alternatifim vardı. “Sizi bilmiyordum, kusura bakmayın. Ben de zaten bir sürü bir şey yapıyorum”. İsmimizi haksız yere kullanan bu kişi alanlarına hem reikiyi reenkarnasyonu, hem de yogayı, meditasyonu almış, hem mesneviyi hem de kuranı kerimi de işin içerisine sokmuş. Ve kendi okulunun ismine meditasyon demek zorunda değil.
Herhangi başka bir şey de söyleyebilir; alanı zaten meditasyon değil, bir sürü disiplini ilgi alanına katmış. Özetle; kendisinin uyarımıza olan cevabı “bilmiyordum, tamam ismimi değiştireyim” olacak veya “hayır ben bu isimle devam edeceğim, yasal yollara da başvuracaksanız buyurun, devam edin” diyecek veya orta yolu birlikte bulmaya çalışacağız.
Meğer dördüncü bir opsiyon varmış, o da çok ağır saldırmak. Film komik değil, trajikomikti. Kendisi bize şöyle bir cevapla geldi; “Meditasyonun patentini alabileceğinize inanıyorsanız yanılıyorsunuz, meditasyonu hiç anlamamışsınız. Beni korkutacağınıza inanıyorsanız yanılıyorsunuz, beni korkutamayacaksınız. Görünüşe bakılırsa siz meditasyondan hiçbir şey anlamamışsınız, buyurun sizi düzenlediğim bir meditasyon programına davet edeyim ve eğiteyim.”
Cevap o kadar hızlı geldi ki, bizi hiç araştırmamış. Ve isim hoşuna gitmiş, kullanmak istemiş; ama ondan sonra kim kurmuş ve ne yapıyor, bakmadan, cahilce bir cevap verdi.
Biz de ekip olarak, cehaletin altındaki acıya dayanamayıp, acı saçtığını gördük. Ve kendisini onu izlemeye başladık ve davetini kabul ettik. Kendisine eğitimini merak ettiğimizi söyleyerek geri döndük: “Tamam meditasyonu bilmiyor olabiliriz, ekip olarak gelelim bizi eğitin.” dedik. Bunun üzerine “Öğrencim bile olmayı hak etmiyorsunuz, o nedenle sizi kabul etmiyorum” dedi.
Kendisinin bilmediği, bambaşka bir yerden konuştuğumuz için bu noktada da korkuyu gördük. Sonra da bizi yazılı olarak eğitme kararı aldı: Mesneviden rubailer, kurandan sureler, yoga felsefesinden bir takım şeylerle bütün gün yazılar gönderdi, kendisini gün boyu harap etti.
Bütün gün bizi yazılı olarak eğitti. Kendi çaldı, kendi oynadı, kendi söyledi, yazdı, sildi, sonra tekrar ve tekrar yazıp, sildi…
Biz cevap vermedik; çünkü karşımızdaki insan korkudan ve acıdan ne yapacağını bilemedi ve delirdi. Ve film gerçekten trajikomikti, içimi acıttı.
Zira kendisi meditasyon eğitmeniyim diyor, reenkarnasyon ile geçmişi temizleyeceğim diyor ve bu halde karşımızda. İşte buralar benim için çok üzücü yerler. Alanım adına üzülüyorum. Ama o da kendi hayat çizelgesi.
Film trajikomik; ama karşı taraf kendi kendini nasıl rezil ediyor onu gördük. Ve sonrasında tekrar saldırdı: “Kendi saçma egonuz yüzünden benim bütün günümü, zamanımı çaldınız, kul hakkı yediniz.” diyerek.
Şimdi bu anlattığım olay çerçevesinde, seçimlerimiz ve yaptığımız seçimlerin sorumluluğunu almak çok önemli. Bütün gün kendi kendine bizi eğitme, bize laf yetiştirme ve saldırma seçiminde bulunan bir kişi var. ve sonra da bu seçimin sorumluluğunu almayarak (zamanını yemek, kul hakkına girmek gibi suçlamaları) bizim üstümüze atıyor; biz ki birliğimizi ve alanımızı koruyoruz diye…
Yaşanmış bu örnekten yola çıkarak, özetlemek isterim; iletişime geçeceğiz zira söylenilmesi gerekenler var. Alanımızı ve hakkımızı koruyacağız; ama eğer aynı alanda titreşmiyorsak, o mahkeme salonlarından dışarı çıkacağız. Ve o mahkeme salonlarından insanların kendi kendilerini nasıl yargıladığını, imha ettiğini üzülerek seyredeceğiz.
Bu gibi durumlarda lütfen kendinizi aynı alana sokmayın. Eğer doğrularınızı söylediğiniz kişiler sizin doğrunuzu duyabilecek kişiler değilse ama duyması gerekiyorsa da söyleyeceksiniz. O kişi doğruyu duyacak; ama lütfen filmi izlemeye geçin.
Bu kişi daha sonra kendi kendini imha etti. Kendi kendini imha etme bizim kültürümüzde var. Bunu ekipçe çok konuştuk. Astrolojiden baktığımızda ülkemizde ve bölgesel olarak akrep enerjilerinin çok etkisindeyiz ve akrep kendi kendini sokar.
Bu dönem, önce bizim başımıza geldiği için (tahminim aşağı doğru akacak) kendi kendini sokacak çok insan olacak, siz onlardan biri olmayın.
Bu hikâyeyi uzun uzun anlattım ki; iki tarafı da görebilesiniz diye. Hikaye size ait olmadığı için filmi daha iyi izleyebilirsiniz ve belki bu filmden daha güzel mesajlar çıkartabilirsiniz.
Bu arada belirtmek istiyorum; taklitlerden sakının, bizden başka Meditasyon Okulu yok. Eğer başka yerlerde, camialarda duyarsanız bizimle ilgili değil, çünkü hiç ilişkilendirmek istemediğim bir kaliteyle karşı karşıya kaldım.
Aktaracaklarım bu kadar.
Ve bu süreçte öz şefkat, kutsal nötrlük çok önemli olacak.
Sizleri çok seviyorum.
Kutsal Nötrlük kavramını hayatınızda içselleştirerek, duyguların yarattığı bulanık algılardan, hakikatle uyumlu, net, berrak ve genişlemiş algılara geçebilmek için bu dönem çalışmanızda kritik önem taşıyan bir atölye önerimiz var: Toksik Duygulardan Arınma Atölyesi & Meditasyonu
Bu atölyemizi edinerek;
- toksik duyguların anatomisini keşfedecek;
- bu duyguların insanın aurasına, bir anlamda çekim gücüne olan etkilerini fark ederken, arınma yöntemlerini de öğrenecek;
- ömür boyu pratik edebileceğiniz dönüştürücü bir deneyim yaşayacaksınız: Arınma Meditasyonu.
Duygularımızın binbir tonunu ve hayatımıza olan etkilerini keşfetmek, bunun da ötesine geçip, hayatlarımızı dönüştürebilmek için MO Store’u şimdi ziyaret edin.
Kaynak: Ezgi Sorman
Bu yazı Ekinoks Portalı’na özel yaratılan atölyemizin 1. gün kaydından alıntılanarak, düzenlenmiştir.