Zihnimiz gerçekliğimizi yaratır. Zihnimizde dönen içsel diyaloğumuzu yöneterek gerçekliğimizi dönüştürebiliriz.
Sat Chit Ananda mantrasının anlamı; “içsel diyaloğum ruhumun ateşini yansıtır.” demektir.
Bu mantra ruhumuzun kendiliğinden aşk, mutluluk ve bilgeliğin yeri olduğunu söyler. Sat gerçek, tüm kısıtlamalardan da uzak anlamına gelir. Chit bilgi, kendiliğinden bilme veya saf bilinç demektir. Ananda büyük mutluluk, içindeki potansiyeli kullanmaktan doğan memnuniyet, eksiksiz gerçekleştirme anlamına gelir. Yani sutranın asıl söylemek istediği şudur: “Ruhum kısıtlamalardan uzaktır. Ruhum kendiliğinden bilme yetisine sahiptir. Ruhum eksiksiz gerçekleştirme içinde yer alır.”
İçsel diyalog en temel özelliklerimizden biridir. Yeni insanlarla tanıştığımızda, nasıl giyindiklerine, hangi arabayı kullandıklarına, taktıkları saate bakmaya alışığız. Tüm bu dış ipuçlarına dayanarak o bireyle ilgili bir izlenim oluştururuz. Fakat bu yargı egonun kendisiyle kurduğu diyalogdan başka bir şey değildir. Kafanızın içindeki ses sürekli olarak bunu değerlendirir. Bu içsel diyaloğun önemli bir işlevi vardır: Yargıya vararak hayatta kalma güdüsüne katkıda bulunur. Yeni tanıştığımız kişi tehlikeli olabilir. O meyveyi yemek iyi olabilir. Patronundan zam istemek için uygun bir zaman olmayabilir. Bu içsel ses, ikinizin tek ve aynı olduğunuza ve onun amaçlarının sizin amaçlarınız olduğuna inanmanızı sağlar. Fakat içinizde sessiz ve dingin tanığın oturduğu bir yer daha vardır. Bu yer ruhla bağlantı kurduğunuz, sınırlı zekanın sınırsız zekaya yol verdiği yerdir. Bu yer meditasyonla ulaşabileceğiniz yerdir.
Zekâ alanıyla uyum içinde olmak, fiziksel, duygusal ve ruhsal bir denge yaratır. Zorlukları çaba harcamadan aşmak için size güç ve esneklik kazandırır. Zorluğu sizi güçlendiren bir hale dönüştürmenizi sağlar ve bu zorluklarla karşılaşmak size daha çok güç verir.
İçsel diyaloğumuz bize bu gücü verir, çünkü aslında bizim içsel diyaloğumuz, bilinçli zekâ alanının içsel diyaloğudur. Evrensel bilinçle uyumlu olduğumuzda sınırsız kuvvetten gelen gücü alırız. Bu güç içinizden gelir ve ona sahip olduğunuzda her şeye ulaşabilirsiniz.
Benlikten fışkıran 2 çeşit güç vardır. Birincisi aracı kurumun gücüdür- ünlü bir soyadı, bol para veya etkileyici bir unvandan gelen güç. Aracı kurumun gücünün aşılması oldukça zordur ama en nihayetinde bir sona ulaşır, biter. Gerçek güç içeriden gelir ve temeli maddesel değil, ruhanidir. Kalıcıdır ve vücudunuzla birlikte ölmez. Aracı kurumla birlikte, kimlik ve güç harici referanstan gelir -bir nesne, bir durum, sembol, ilişki, para. Gerçek güç ruhun içsel referansını dinleyince meydana gelir.
Bu içsel referansla çalıştığınızda benlik hissiniz netleşir ve dışsal, çevresel faktörlerden etkilenmez. Bu, kişisel gücün kaynağıdır. Çevresel faktörler benlik hissinizi etkilemekte başarısız olduğunda, eleştiri ve övgüye bağışıklık kazanırsınız. Hepimizin eşit olduğunu, çünkü aynı bilinçli zekâ akışına bağlı olduğumuzu anlarsınız. Bu demektir ki; hayatta ilerlerken kimseden aşağı veya kimseden üstün değilizdir. Hiçbir şey için birilerine yalvarmanız veya birilerini ikna etmeniz gerekmez.
Bu, kulağa ne kadar muhteşem gelse de çok azımız içsel referans ile yaşamayı başarırız. Çoğu zaman egomuzu işe karıştırarak mesajı bulandırır. Çevresel faktörlerden etkilenen düşüncelerimiz -para kaygısı, iş stresi, ilişki gerilimleri- ruhani gelişimimizi engeller ve kendimizi gitmek istediğimiz yerin tam ters yönünde ilerlerken buluruz.
Bu eğilimi yenmenin en iyi 2 yolu meditasyon yapmak ve bilinçli olarak olumlu içsel diyaloğumuzu çalışmaktır. Olumlu içsel diyalog doğru yönde ilerlemenize yardımcı olur, uyumu hızlandırır ve ruhani gelişimi destekler. Olumlu içsel diyalog sayesinde benlik gücünü yaratabiliriz.
Örneğin, işinizden memnun olmadığınızı ve yeni bir iş aradığınızı varsayın. Gazetelere bakmaya ve kariyerinizle ilgili kişilerle konuşmaya başlarsınız, fakat hiçbir şey çıkmaz. Hüsrana uğrarsınız ve içsel diyaloğumuz şu sonuca varır, “dışarıda benim için hiçbir iş yok.” Bu yanıtın dünyanın çok farklı bir yerindeki bir örnekle ne kadar zıt olduğunu gözlemleyin. Amazon yağmur ormanlarındaki bir avcının oyun bulmakta zorlandığını varsayın. Bu durumla baş etmek için bir şamana giderse, şaman veya avcı problemin çözümünü avcının içinden başka yerde aramaz. Avcı asla, “Dışarıda benim için hiçbir oyun yok”, demez. Problem, avcının içinde bir şeyin oyun bulmasını engellemesindedir. Şaman, avcıya kalbindeki ve aklındakileri değiştirmesi için bir ayine katılmasını önerir –çünkü çevresel gerçekliği kontrol eden akıl ve kalptir.
Kendinizi dünyaya bakıp da “dışarıda benim için hiçbir şey yok,” derken bulduğunuzda, kalbinize bakıp şu soruyu sormalısınız: “dışarıda hiçbir şey yoksa, içeride bir şey var mı?” Nerede bilinçli enerji akışınızı bloke ettiğinizi keşfetmek için içsel diyaloğunuzu incelemeli, egoyu ortadan kaldırmalı ve ruhun ateşinin sizinle parlamasına izin vermelisiniz.
Eğer ruhun ateşine sahipseniz, Vedik bilgeleri bir ruh ateşinin gözlerinizin parıltısına yansıdığını söylerler. Bu, vücut dilinizle hareketlerinize de kendiliğinden yansır. Düşündüğünüz, hissettiğiniz, söylediğiniz ve yaptığınız her şey aynı ateşi yansıtır. Bu nasıl görünüyor? Mutlak değerler yok; fakat ruh, potansiyel olarak acı verici olabilecek her şeyden sakınan kusursuz konuşma ve davranışlarda yansıtılır. Ruh; güven, mutluluk, iyi huy, korkusuzluk, nezaket ve anlayışta yansıtılır. İçsel diyaloğunuzun özelliği diğer insanlar için belirgindir, fakat ne için olduğunun farkına varılmayabilir. Olumlu içsel diyaloğu tatbik ettiğinizde, insanlar size yardım etmek, yakınınızda olmak ve sizinle bir bağ kurmak isteyeceklerdir. Her hareketinizde yansıtılan ve gözlerinizde parlayan aşkı, bilgeliği ve mutluluğu paylaşmak isteyeceklerdir. Bu, gerçek içsel güçtür.
Ruhunuzdaki ateş gözlerinizden yansıyabilir. Aynaya 1,2 saniyeliğine bile olsa baktığınızda, görüntünüz ile göz teması kurun ve sessizce 3 kuralı tekrar edin: İlk önce, kendinize, “Başkalarının iyi veya kötü düşüncelerinden tamamen bağımsızım.” deyin. Daha sonra, “Kimseden aşağıda değilim.” Ve son olarak, “Tüm zorluklara karşı korkusuzum.” deyin.
Aynada gözlerinizin içine bakın ve size geri yansıyan tavırları görün. Sadece gözlerinizin içine bakın, yüz ifadenize değil. Kendinize ruhunuzdaki ateşi hatırlatmak için gözlerinizdeki parıltıyı arayın.
Ve içsel diyaloglarınızı yönetmek için yazının başında anlamını aktardığımız Sat-Chit- Ananda Mantrasının aşağıda sıraladığımız diğer ifadelerini hissetmek niyetiyle sessizliğinize girin:
Tamamen huzurlu ve dengede olduğunuzu hissedin.
Dünyaya bilgelik ve huzurla baktığınızı hissedin.
Tüm varlıklarla eşit olduğunuzu hissedin.
Övgü veya eleştiriden etkilenmediğinizi hissedin.
Gidilecek yere değil sadece yolculuğa odaklandığınızı hissedin.
Siz vardığınızda, tüm nefretin derin bir huzur tarafından yok edildiğini hissedin.
Sonuçta bağımsız olduğunuzu hissedin.
İçinizde, hiçbir karşılıkta dan etkilenmeyen, derin bir sakinlik okyanusunun olduğunu hissedin.
Aşkın ve ışığın çıkan havada yakılan ateşten yayılması gibi, sizin içinizden yayıldığını hissedin.
Bir soruyla karşı karşıya kaldı doğru cevabın kendiliğinden geldiğini hissedin.
Her durumda tam olarak ne yapılması gerektiğini bildiğinizi hissedin.
Sat Chit Ananda…
Egonun kendisini acıdan koruması için yarattığı ve dolayısıyla ruhunuzun ışığını da kısan maskeleri tek tek yakından tanıyıp hepsinden özgürleşmenize, hayatınızı ruhunuzun ateşiyle ilham dolu bir hale getirmenize büyük bir fırsat sunan çalışmamız Maskeler Atölyesi’ne MO Store’dan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Yeter ki İste, Deepak Chopra / sayfa 133-138