Skip to content Skip to footer

Dönüştürücü Tamamlama Çalışması

Bu dönem kendi içinizde ışığın bol olması ne demek ona bir bakın, dinlemeye ve dinlenmeye çok ihtiyacımız olan zamanlara girdik.

“Dinleme” derken bir başkası veya zihninizi dinlemekten ziyade, tamamen enerjilerinizi ve bedeninizi, sezgilerinizi dinlemekten bahsediyorum. 

Sezgilere doğru zaten çok uzun zamandır sizi yöneltiyor, yönlendiriyordum; zihniniz yerine artık sezgilerinize güvenmeniz gerektiğini uzun uzun konuşuyorum.

Yengeç burcunun döneminde olduğumuzdan, havada özel alana hitap eden bir enerji var. Yengeç burçları bunu çok iyi bilir. Yengeç enerjisinde, özel alan yani yengecin kabuğunun içi çok değerli ve önemlidir. Bu alan bir nefes alanı ve hazmetme sürecidir. Kendi kabuğuna çekilip, kendini güvende hissetme halidir ve biraz da olayları proses ettiği yerdir.

O yüzden de bu enerji hepimize yansıyabilir. Özel alana hitap eden enerji,  aslında kişisel ve mahrem alanlarımızın biraz daha değer görmesi, önem kazanması demektir.

Bu dönemde nostaljik olabiliriz, geçmişe doğru dönüp, ifade edemediğimiz şeyleri, eksik kaldığımız veya özlem duyduğumuz yerleri görerek, zaman çizelgesinde geçmişe doğru gitme isteği baş gösterebilir.

Özellikle de 5 ila 11 yaşlar arasındaki zaman çizelgemizde “neyi ifade edemedim veya ifade ettiklerim arasında ne tam benim yansımam değildi? Belki annemin-babamın, belki hocalarımın sınıf arkadaşlarımın gözüne girmek, kabul görmek, onay almak için bir takım ifadelerde bulundum, dış dünyaya kendimi yansıttım ama bu tam da Özüm değildi” dediğiniz, içinizde bir parça nostaljik pişmanlıklar, biraz daha tamamlanma ihtiyacı doğabilir.

Tam da bu zaman çizelgesinde geçmişe dönerek, bir parça nostaljik olduğumuz hallerle  baş etmenin yöntemlerini bulabileceğimiz bir çalışma yapalım:

 

Güzel nefeslerle zihnin aktif bölümünden daha dingin bölümüne geçmeye başlayın.

O dinginleşmeyi şimdi bir parça sezgilerinizle hissedin, enerji bedeninizi okuma haline doğru geçin.

Ve kendi yönteminizi bularak zaman çizelgesinde geçmişe doğru yürümeye başlayın şimdi.

Zaman çizelgesinde 5 ile 11 yaş arasına doğru gideceğiz.

Ve o zaman çizelgesi içinde kendinizi %100 ifade edemediğinize inandığınız bir anınızı bulun.

“Aslında şöyle bir şey yapmak istiyordum; herkesin önünde çıkıp konuşabilmek istiyordum ama bir şeyler beni tuttu, utandım, kendime güvenemedim veya annem çok konuşma dedi ve kendimi tuttum.” veya 

“az konuşmak isterdim ama annemle babam ne kadar çok konuşursan o kadar çok bildiğini göstermiş olursun dediği için bir türlü çenemi kapatamadım.” gibi…

Burada kendi Özünüzü ifade edemediğiniz her ne olaysa ve şu An’ki bildiğiniz kadarıyla Özünüzü ifade edemediğinizi zannettiğiniz, bildiğiniz, hissettiğiniz anıyı hatırlayın.

Şimdi de şu bilgiyi hatırlayın; zaman çizelgesi dediğimiz şey her An mevcut, bize geçmiş gibi gelen şey aslında şu An’da da yaşıyor, evrenin bir bölümünde, bilincimizin bir bölümünde şu Anda yaşıyor.

Zaman çizelgesi zamanın üstüne çıktığımız An’da “Her Zaman” oluyor.

Ve bu bilgiyle o anıyı yeniden yaşayacağız. 

Bulduğunuz o anıda her neyi eksik veya fazla yaptığınızı düşünüyorsanız, her nerede kendinizi tam, %100, şu anki halinizle, bildiğiniz kadar ifade etmediğinize inanıyorsanız, o anıyı şimdi, şimdiki bilincinizle, nasıl yaşardınız?

Gidin tekrar edin ve yeniyi yaratın.

Tamamlanış hikayenizi yaratın ve bu hikaye de burada tamamlansın.

 

Ve bu dönem geçmişe dönük nostaljik haller yaşarsanız, bir hikayeyi daha değişik yaşamış olmayı ister veya dilerseniz bu egzersizi ve zaman-tarih kavramlarının bilgisini hatırlayın.

Şimdi bütün işlemleri bir kenara bırakalım, geçmişe yönelik tamamlanışın nasıl yapıldığını da öğrendiğinize inanın ve sadece sessizliğimizde, dinginliğimizde bir süre kalalım.

Yavaş yavaş An’a doğru gelin, nefeslerinizle beraber, fiziksel bedeninize doğru geçin.

Zihin her nerelere süzülüp, gittiyse bu An’a gelsin. 

Güzel bir nefes alın.

Hem kendinizi duymaya hem de “kendinizi yeniden keşfetmeye”, “hazır olduğunuzu hissedin.

Birkaç hafta önce başıma gelmiş ve hala da süregelen bir anıyı hatırladım, onu paylaşmak istiyorum. Çünkü kendimi paylaştıkça sizler de kendinizle ilgili bir şeyler keşfediyorsunuz, hep beraber daha da derine iniyoruz ve paylaştıkça da büyüyoruz; bu da benim çok hoşuma gidiyor.

Sanırım bir kaç ay önce kendi özel instagram sayfama bir post girmiştim, orada da ingilizce bir cümle yazmıştım. Bir öğrencim ingilizce anlayamadığına dair yorum eklemiş ve bende “bu cümleyi 21. yüzyılda google translate yapıp, bulabilirsin” gibi bir cevap vermiştim.

Arkasından tanımadığım bir insan da “evet, hangi ihtiyaçtan ingilizce yazıyorsunuz bunları anlamak isterim.” gibi bir cümle kurmuş. 

Oradaki nüansı okuyup, anlayabilmek tabi ki başka bir ustalık istiyor. Bu yorumu okuyan naif bir şekilde de alabilir veya alttaki o ince iğnelemeyi de görebilir. Ben iğneleme kısmını gördüm.

Bu arada 17-39 yaşlarım İngiltere ve Amerika’da geçti. Bütün üniversite sürecim ve tüm iş hayatım Amerika’daydı, o kadar yaşantının her tarafı ingilizce olunca şu anda bu kadar türkçeyi kullanabiliyor olmam mucize aslında.

Az önce meditasyonumda, birden 9-10 yaşlarındayken yaşadığım bir anıma gittim. Anımda, bir şekilde ne desem yanlış oluyordu, kendimi ifade etmek için hangi duygu dilini kullansam hatalıydı. Bu ya anneme tam yetmiyordu, annemin istediği gibi konuştuğum zaman da babama yetmiyordu: “ne biçim ifade ettin şimdi sen bunu, cümleni doğru düzgün kur.”

Bir anda oralara gittim ve bir kaç aydır aynı şekilde, “neden ve hangi ihtiyaçtan türkçe değil de ingilizce konuşuyorsunuz, sayfanızda?” soruları alanımda dönmekte.

Öncellikle özel sayfamda hangi dili kullandığımı aslında bir insanın gelip, sorgulamaya hiç bir hakkı yok; ve fakat benim enerjilerim de bir yerde buna bir hak veriyor ki, insanlar bu hadsizliği yapabiliyor ve gelip bana bunu sorabiliyor.

Ve az önceki meditasyonumda da kendi ifademde bir türlü tam olarak birilerine yaranamadığımı fark ettim; türkçe yazdığımda da amerikan arkadaşlarım “Ezgi , biraz da ingilizce yazsana seni anlayamıyoruz” diyorlar.

8-10 yaşlarında yaşadığım anılarda da hangi dili konuşsam bir türlü ifade edemiyorum” eksikliğini gördüm.

İşte tam bu dönemde, hayatlarınızda böyle bir ifade gücünden, böyle bir nostaljiye dönüp, önemli bir tamamlanıştan bahsediyorum.

“İfade” den kastım sadece iletişimde konuşmak olarak değil; bu ifade biçimi kendinizi fiziksel olarak ifade etmek de olabilir. Örneğin, dansçı olmak istemenize rağmen bunun için size izin verilmedi ve kendinizi dans ederek ifade edemediniz. Belki tiyatroda yer almak istediniz ama olmadı, bir şekilde tiyatroda oynamanıza babanız izin vermedi veya hocalarınızdan bir tanesi sizi yeterli yetenekte bulmadı.

Her neyse o nostaljik, geri çekecek olan yerde- ki enerjiler sizi o yere çekecek – böylesi bir tamamlama fırsatımız var.

Kendi içsel dünyanızda neye izin veriyorsunuz, şu An’da neye izin vermiyorsunuz, kimler nerede size hadsizlik yapabiliyor?

Cevabı başkalarında aramaktansa, kendi içinize, geçmişe dönün bir bakın. Ve o eksik veya fazla bulduğunuz tamamlanması gereken her neyse, şu anda tamamlayabilirsiniz.  Buna kalpten inanın.

Tekrar hatırlatacağım; çünkü zaman çizelgesi dediğimiz şey zamanın üstüne çıktığınızda  her şey şu An’da gerçekleşiyor.

Şu An’da tamamlayabilirsiniz, şifalandırabilirsiniz.

 Ve kendinizi bütünlüğünüzle, yeni keşfettiğiniz otantik halinizle şu An’dan itibaren ifade etmeye başlayabilirsiniz ki, lütfen başlayın.

Bütün dünyanın sizleri, sizin Öz halinizi duymaya, görmeye ihtiyacı var.

Sizleri çok seviyorum.

Geçmiş bir illüzyon; zaman çizelgesinde geçmiş ve gelecek algısını dönüştürerek, zamanla olan ilişkinizi yepyeni ve bambaşka bir boyuta taşımak, yüklü anılardan sonsuzluğun şifasıyla hafifleyip, yükselmek için önerimiz: Zaman Simyacılığı Çalışması ve Meditasyonu. Bu çalışmamıza dair tüm detaylara MO Store’dan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: Ezgi Sorman

İlgili yayının tümünü dinlemek için tıklayın.