Yaşamdaki en büyük açlık, yiyeceğe, paraya, başarıya, statüye güvenliğe, sekse veya hatta karşı cinsin ilgisine olan açlık değildir. insanlar bu sayılanları tekrar tekrar elde etmiş ama bir doyuma ulaşamamıştır; gerçekten de, sonuçta ilk başladıkları noktadan daha tatminsiz bir duruma gelmişlerdir.
Yaşamdaki en büyük açlık, ancak kişi kendindeki saklı kısmı meydana çıkarmaya razı olduğunda ortaya çıkacak olan sırdır. Geçmişin bilgelik geleneklerinde bu arayış, mevcut olan en değerli inciyi bulmak için dalmaya benzetilmiştir. Şiirsel bir dille söylersek, sığ suların çok ötesine yüzmek, kendinizin derinliklerine dalmak ve paha biçilmez inci bulunana kadar sabırla aramak zorundasınızdır.
Bu inciye o çağlarda, öz, Tanrı’nın nefesi, yaşam suyu ya da kutsal nektar denmiştir; biz buna daha nesire yakın ve bilimsel olan çağımızda basitçe, dönüşüm diyebiliriz. Dönüşüm, bir tırtılın kelebeğe dönüşümü gibi, biçimdeki köklü bir değişiklik anlamına gelir. İnsani terimlerle ise, korku, saldırganlık, şüphe, güvensizlik, nefret ve boşluğu tam karşıtlarına dönüştürmek anlamındadır.
Bu gerçekten başarılabilir mi? Kesin bildiğimiz bir şey var: İnsanların ruhlarını kemiren gizli açlığın para, statü veya güvenlik gibi dış etkenlerle bir ilgisi yoktur. Yaşamın anlamını, acı çekmenin sonunu arayan; sevgi, ölüm, Tanrı, ruh, iyi ve kötü bilmecelerinin cevaplarını bulmak isteyen hep içerdeki kişidir. Yüzeyde geçirilen bir yaşam ise bu soruları asla cevaplayamaz ve bize bu soruları sorduran ihtiyaçları tatmin edemez.
Kendi içinizdeki gizli boyutları bulmak bu en derin açlığınızı gidermenin tek yoludur.
Derinlerinizdeki hazineniz, Öz’ünüzle sağlam bir bağ kurmak ve içinizdeki gizli boyutları keşfetmek için düzenli meditasyon pratiği edinin.
Ezgi Sorman’ın 20 yılı aşkın meditasyon eğitmenliği ve araştırmacılığı ile yaratılan her yönüyle meditasyonun anlatıldığı eğitimimiz Meditasyon Başlangıç Programı’na MO Store’dan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Sırlar Kitabı, Deepak Chopra / Sayfa 11-12