Skip to content Skip to footer

Fevkalade Bilge Asiler

Fevkalade Bilge Asiler olma yolunda emin adımlarla ilerlediğimiz bu dönemde; yoğun duygusal ve iletişimsel konuşacağımız çok şey var; dikkat etmemiz, özen göstermemiz, itina etmemiz gereken çok fazla olay var.Duygulardan konuşurken zaten yoğun olmaması ve konuşulacak da fazla şeyin olmamasının imkansız olduğu bir dönemdeyiz.Gökyüzünde ay ve gezegenlerin döngüsü de bize duygularda tertip-düzen-disiplin, söylediğinin arkasında durma, “yaptım bitirdim” denilen işleri de düzgünce bitirilmiş olmasına yönlendiriyor.Bu dönem gelişimimizde tamamlamamız, görmemiz, dikkat etmemiz gereken, itinayla ve özenle yaklaşmamız gereken konuları  parlatacak ve gözümüzün önüne getirip, koyacak. Bundan kaçış yok.Duygulardan da gerçeklerden de hakikatten de yaşanılacaklardan da; hayatta hiçbirzaman için kaçış zaten yok ama bu dönem özellikle yok.Olaylar daha da boyut değiştirecek. Güzel, derin nefeslerle şimdi kalbinizi açın ve kalbinizle bu yazıyı okuyun. Ben de zihnimin, dilimin, kalbimin ve sezilerimin döndüğü kadarıyla hissettiklerimi aktarayım.İlk mesaj yatak odamdaki mumluklardan geldi.Sabah uyandım, etrafıma bakıyorum, etrafımda balonlar dönüyor. Biliyorsunuz, Kapadokya’da yaşıyorum ve bazen arka bahçeme balonlar iniyor. Balon sesleriyle saat 05.30’da uyandım. İlk gördüğüm şey güneşin vurduğu mumluklar oldu.Tavandan asarak içine ‘tealight’ mumlar konulan 2 adet mumluğum var. Birbirinin eşi, kendi kafeslerini ağızlarında taşıyan beyaz, kuş figürü olan  çok güzel kafesler. Kuşlar kafesin içinde değil. Bu, dikkatimi çektiğinden almıştım. Kuşlar ağızlarında kafeslerini taşıyorlar, kafesin kapısını açıp, içine ‘tealight’ mumunuzu koyup, yakıyorsunuz.Size aktarmam gereken ilk mesaj işte bu mumluktan geldi. Cümle de şu: “Bu dönem, kafesin dışındaki kendinizi keşfetme süreci.” Çok vakit harcadık kafesin içinde, hala da harcıyoruz. Kafesin dışına çıktığımızı hissettiğimiz An’lar var, kafesin dışındayken bile bir yük taşıyoruz aslında, hala kafesi taşıyoruz. Kafesin dışındaki ve kafessiz halimizi keşfetme süreci, acaba bize neler getirecek?Bu dönem aynı zamanda bilinçli yol seçimleri dönemi. Önce içimizi anlayıp, kalbimizle ruhumuzu uyumlayıp, sonra seçimleri yapma dönemi. Minik konteynırlardan, kimliğinizi sıkıştırdığınız minik sıfatlardan, hayatlardan özgürleşme dönemi.Kişisel yükseliş sürecindeyiz; tam gaz, tam hız halinde. Aynı zamanda da kuralları çiğneme, kanunları yıkma, asi ruhlar olma dönemi; ancak insanlık asilikte sorumlulukla ve bilgece bir üst seviyeye geçiyor. Böyle bir ruh haline geçmenin ilk adımı, bu dönem.Bilge asiler olmak; asilik, kanunları yıkmak, bir şeylere karşı gelmek, insanlık adına “savaşma, seviş” söylemleri, eylemleri çiçek çocukluklarla beraber gelmişti, yükselmişti. Janis Joplin’ler vardı, o süreçte. Ama buradan da yükseliyor insanlar, çiçek çocukların – yaşayanlara teşekkürler, dünyadan geçmişlerin ruhları şad olsun – açtığı kapı hem çok güçlü hem çok kırılgandı; çünkü o çiçek çocuklar kayıp ruhlardı, birçoğu madde bağımlısıydı. İnsanlık için bir süreci başlattılar, “savaşma seviş” diyerek, şarkılarla, müzikle, sanatla kendilerini ortaya koyarak, kalplerini dışarıya akıtarak bize bir kapıyı açtılar. Sonra onları heavy metalciler takip etti; Rage Against The Machine’ler – “I don’t do what you told me to do/bana söylediğini yapmayacağım” – ve Pink Floyd’un öğretmenlere, eğitim sistemine “bizi rahat bırakın“ haykırışları… Artık şu anda arkamızdan gelen jenerasyonlar için asilik akımının daha bilge bir insan olarak üst seviyeye geçme halini yaşıyoruz.

Müziklerden konu açılmışken, genre/tarzlardan bahsederken, kapıları sanatçıların açtığından bahsederken, geçenlerde bir parça dinledim. Yeni keşfettiğim Ella Henderson’un “Glorious” adlı bir parçası var, “Fevkalade” olarak çevirdim kendi içimde. Bilge asiler derken insanlık asilikte bir üst seviyeye geçti derken, bu sanatçıların da geçişlerinden ve şu anki yansıttıklarından, hayata aktardıklarından, sözlerden, şarkı sözlerinden nasıl olgun bir yere geldiğimizi anladım, fark ettim.İkinci mesajım da zaten bu parçadan sonra açılmaya başladı.Ella Henderson “Glorious/Fevkalade” parçasında diyor ki:“Seçimlerimizle yaşamayı öğrenmeliyiz.Eğer doğruyu seçemediysek, kimseyi suçlayamayız.Söz konusu akıl sağlığınızsa, lütfen ışığınızı kaybetmeyin.Işığınızı kaybederseniz aklınızı yitirirsiniz.Hepimizin kusurları var, işte o sebepten de fevkaladeyiz.Parçayı dinleyin, sözlerine bakın, muhteşem bir parça. Ve insanlık şu anda buraya gelmeye çalışıyor. Eğer sanatçılar öncülerimiz ise, dinlediğimiz müzikler ve sözleri, şu anda içinde bulunduğumuz dünyanın gelmek istediği ruhu bize akıtıyorsa, evrenin bizi getirmek istediği yeri akıtıyorsa bu dönem karşınıza çıkan parçalara dikkat edin.Bu dönem aynı zamanda ne istediğinizi hissettiğiniz; ama oraya nasıl varacağınızı bilmediğiniz yerlere gireceğiniz bir dönem. Kalbinizde bir yerlerde neyi istediğinizi, neye ihtiyacınız olduğunu biliyorsunuz, ama oraya nasıl gideceğinizi, nasıl varacağınızı bir türlü bilmiyorsunuz. Ve süreç daha belirsiz olabilir, bazı haklarınız elinizden alınıyormuş gibi gelebilir, zorlayabilir. Eğer bu süreci kişisel alırsanız, iritasyona, öfkeye ve sabırsızlığa meyillenirseniz zihnin tuzağına düşersiniz. O sebeple de deneyimlere karşı bozulma, darılma, kişisel alma komik, çocukça ve nafile olacak. Kendinizi böyle bir durumda bulursanız, kendinize zaman verin, alan değiştirin. Deneyimin de beklentilerinizin de ağırlığından özgürleşecek eylemlerde bulunun, akıp geçmesini sağlayacak şeyler yapın ki; sonrasında dersi algılayabilin.Ve eğer ihtiyaçlarınız anında karşılanmıyorsa, agresyona, hayal kırıklığına veya ihtiyacınızı ufaltma meyilinize de bir bakın. Şimdi bunu en basit haliyle örneklendireceğim. Mesela bir bardak soğuk suya ihtiyacınız var ve hemen şu an bir bardak soğuk suyu bulamıyorsanız, öfke ve hayal kırıklığı ne işe yarayacak?“Evren hani tüm ihtiyaçlarımı karşılıyordu? Şu anda bir bardak buz gibi su istiyorum, onu bile bulamıyorum” diyerek Evrene bir bozuk atmalar, ajitasyona girmeler ne işe yarıyor? Ama aynı zamanda da bu isteği azaltmayın, şu anda bir bardak soğuk suya ihtiyacınız varsa ve hemen, anında bulamıyorsanız, yaratamıyorsanız, ona ulaşamıyorsanız da “yok canım bir bardak soğuk su olmasına gerek yok, bir yudum ılık su bile olsa yeter” diyerek ihtiyaçlarınızı ufaltmayın, ihtiyaçlarınızdan vazgeçmeyin. Bekleyin, o bir bardak soğuk su size gelsin, izin verin.Yalnız burada çok önemli ve değerli bir mesaj var, o da şu:Bu dönem ihtiyaçlarımızdan vazgeçmeden sonuçtan bağımsızlığı yani daha bilinçli ve olgun teslimiyet halini deneyimleyeceğiz.Tıpkı bilinçli ve olgun asiler gibi bilinçli ve olgun teslimiyete geçme halini de deneyimleyeceğiz; çünkü 10 yıl kadar uzun bir süre zarfında, bundan sonraki insanlığın ihtiyacı olan iki erdem, bunlar.Efendim menümüzde başka neler var? Alma-verme dengesizlikleri var.Verdiğiniz kadar alıyor musunuz? Aldığınız kadar veriyor musunuz? Alış-verişleriniz karşılıklı mı? Bunlar bayağı ayyuka çıkacak.Verdiğiniz belki bir şefkattir, belki bir alandır, bir anlayıştır, belki bir sabırdır, belki maddidir, belki manevidir, empatidir. O her neyse, siz verdiğiniz kadar karşılığını da alıyor musunuz? Aldığınız kadar veriyor musunuz?Daha da önemlisi verdiğinizi zannettiğiniz şeyler düşündüğünüz kadar büyük mü? Abartı var var mı verdiklerinizde? Bunu da nereden anlayacağız; eğer serzenişe girdiyseniz, “çok yaptım, çok ettim, çok verdim” diyorsanız, demek ki beklentiniz var.Beklentisizce vermek nasıl olurdu? Bu dönem tüm bu dengesizlikler çok gözümüze batacak ve iyi de olacak.Gelelim şimdi iletişime; çok kişiselleştirmeden iletişime geçebilirsek, muhteşem olur. Yani duygusal parmak izlerinizi hafifleterek iletişimde ve ilişkide bulunursanız işte bu “fevkalade” olur. Çünkü herkesin içinde çok derin çalışmalar var, herkesin duyguları, geçmişi, hatıraları çalkalanıyor. O sebeple de kimse sizin duygunuzu ve getirdiğiniz duygusal yüklerinizi taşıyacak durumda değil, taşımak zorunda da değil.İletişime geçiyorsanız kişiselleştirmeden, net ihtiyaç söylemeyi öğrenerek, duygulardan, yüklerden kafa karışıklıklarından arınmış, net iletişimlerde bulunun.Ve faydaya bakılması gerekiyor. “Benim söylediklerim bir fayda sağlıyor mu? Benim enerjim öncelikle kendime, sonra çevreme bir fayda sağlıyor mu? Etrafımdakilerin enerjisi öncelikle kendilerine sonra da bana fayda sağlıyor mu?” Yani bu dönem ilişkilerimize, duygu durumlarımıza, hallerimize, duygusallıktan ve sübjektiflikten sıyrılarak yaklaşacağız.Önümüzdeki aylar seçimler çok göze batacak, hem kendimizin hem de başkalarının yaptığı seçimlere inanamayacağız. “Hani 40 yıl düşünsem bunu seçeceğim aklıma gelmezdi” diyeceğimiz yerlere gireceğiz, önümüzdeki süreçte.O yüzden de aklınızda bulundurmanız gereken en önemli mevzu; “başkalarının seçimleri benimle alakalı değil, benim seçimlerim de başkalarıyla alakalı olmamalı.”Yayının en başında ne demiştik; bilinçli yol seçimlerine doğru gidiyoruz. Önce içimizi anlayacağız, kalbimizle ruhumuzu uyumlayacağız sonra seçimlerimizi yapacağız.Başkalarının seçimlerine göre davranmayacağız, başkaları için seçimler yapmayacağız ve hep şunu hatırlayacağız: “Benim için iyi ve yararlıysa etrafımdaki herkes için de iyi ve yararlıdır.”Ve böylece de “vay canına hiç bunu beklemiyordum, böyle bir insanın da böyle bir seçim yapacağını, böyle bir yol ayrımına gireceğini, böyle bir hayat seçeceğini, böyle bir opsiyona ilerleyeceğini bilmiyordum” diyeceğiniz hayal kırıklığı veya kendinizin de “böyle bir sonuç varmış, bunu da beklemiyordum” diyeceğiniz şoklanmaları belki biraz daha hafif geçirebilirsiniz.Bu dönem aynı zamanda duygusal ve enerjetik olarak rahatsız bir konumda bulabilirsiniz kendinizi. Daha da çok iletişimsel, bir şeyleri ifade etmeniz gerekecek ama bu önce rahatsızlık verecek. Ve bu çokgüzel, rahatsızlık varsa, zorlanıyorsanız bilin ki; bu bir ruhsal zıplama; kendihayatınızın otoritesi olma konusunda ruhsal bir zıplama.Bu zorluğu daha hafif geçirebilmek için de gerçekten dillendirmek istediğinizi mi dillendiriyorsunuz, oraya bir bakın. Üstü kapalı, süslü püslü cümleler mi kuruyorsunuz? İhtiyacınızı ve duygularınızı net ifade ediyor musunuz? Yoksa söylediğinizle kalbiniz-zihniniz-diliniz hizalı değil mi?Ve size ifade edilene de aynı şekilde bakın; çünkü söylemler gerçekleri yansıtmayabilir. Bir takım iletişimlerde karşı tarafı dinlerken, “bu söylenenlerin altında başka bir şey daha var galiba” hissi varsa, o hisse ve sese güvenin. “İhtiyaç olarak, duygu olarak bana bu aktarılıyor, iletişimsel olarak seçilen cümleler bu, ama bu cümleler galiba tam da gerçeği yansıtmıyor” dediğiniz yerler olursa o hisse güvenin. Aynı şekilde de kendinize bakın, duygularınızdan sıyrılarak, geçmişin yükünden ayrılarak, beklentilerinizden uzaklaşarak mı kendinizi ifade ediyorsunuz?Bu yayını sonlandırırken tek cümle olarak şu sizde kalsın:Deneyimleriniz, derslerinizi öğrenebilme yetinizle isteğinizle ve seviyenizle direkt doğru orantılı geliyor. Zaten öyle, her zaman öyle, bu dönem bu bilgi daha netleşecek ki, olgun, fevkalade bilge asiler olabilelim.O yüzden de eğer bir takım deneyimler rahatsız edici, hoşlanmadığınız, hayal kırıklığına düşürecek türde olursa, beklentiyi karşılayamadığınız için sizi, olgun olmayan asi tarafa geçirirse, deneyimlerinizin, dersleri öğrenebilme seviyesiyle, yetisiyle, isteğiyle ve yeteneğiyle doğru orantılı geldiğini aklınızda bulundurun.Evren sorumluluk almamızı istiyor ve sorumluluk almamızı istediği her An ağır dersler gelecek demektir.Bu dönem en bilinçli, olgun, merhametli ve şefkatlisinden gelsin.Hepimizin kusurları var; o yüzden de “fevkaladeyiz”. Fevkalade bilge asileriz.Sizleri çok seviyorum.

Ekinoks mesajlarının ve enerjilerinin desteğini alarak, fevkalade bilge asiler olarak bambaşka güçteki versiyonunuzla buluşmaya hazırsanız, 5 gün sürecek online Bedeni Çözerek Sezgileri Güçlendirme & Ekinoks Mesajlarına Hazırlık Kampı’mıza katılımınızı öneriyoruz. Kayıt ve detaylar MO Store’da. 

 

Kaynak: Ezgi Sorman 

İlgili tüm yayını okulumuzun podcast kanalı MOTALKS’tan dinleyebilirsiniz.