Bazen hayatın içerisinde güzel bir şekilde akabilmek için biraz matematik biraz da fizik kurallarını bilmemiz gerekiyor.
Bu dönem geometri profesörleri ile aerodinamik bilimcileriyiz.
Olayımız aslında geniş ve yüksek irtifalı bakış açıları.
Geçmişimize, An’ımıza ve geleceğimize geniş açılı ve yüksek bir irtifadan bakıp, birikimlerimizi daha yüksek bir yerden görme zamanı geldi.
“Elimde, avucumda neler var, neler biriktirdim şimdiye kadar?
Yeteneklerim, “know-how”larım (bilgi birikimlerim), eğitimlerim, deneyimlerim, tecrübelerim neler, maddi durumum ne âlemde, malım mülküm ne?
Şimdiye kadar olan hayatımda neler biriktirdim, neler edindim, hangi değerlere sahibim ve bohçamın içinde geçmişimden şu An’a getirdiğim neler var?”
Daha bilinçli aynı zamanda daha geniş bir yerden ve yüksek irtifayla görme zamanlarındayız.
Kendi birikimlerimizi, renklerimizi, tecrübelerimizi, yaşanmışlıklarımızı gördükçe ortamımızı, alanımızı, gezegenimizi paylaştığımız diğer insanlarla ve canlılarla olan ilişki ve iletişimimiz de genişler ve genişleyecek.
Değişim-dönüşüm içimizden başlıyor, bunu zaten biliyoruz. Ve dünyayı daha yaşanır, renkli, huzurlu bir hale getirmek istiyorsak da öncelikle kendi değerlerimizi ve birikimlerimizi yani kendimizi, özümüzü, görmemiz gerekiyor.
Ve böylece de bütünlüğü, birliği, uyumu, mantıklı bir akışı da nasıl sağlayacağımızı buluyor olacağız.
Çünkü her şey çok yeni, ‘yeni düzen, yeni sistem geliyor’ deyip duruyoruz. Yeni Dünya’dan bahsediyoruz. Son bir yıldır üzerinde bayağı çalıştığımız bu Yeni Dünya’ya yeni bir ilişki ve iletişim modeli yaratıyoruz.
“Ben ne yaratmışım, neler olacak, nereye doğru adım atacağım?” sorularını araştıracağımız bir süreçteyiz.
O nedenle de “değişik fikirlere, bakış açılarına, inançlara sahip olan kişilerle bir arada nasıl yaşarız ve bu kişilerle beraber bu gezegeni paylaşmanın yollarını nasıl buluruz?” sorularının cevaplarını daha derinden göreceğimiz bir dönemdeyiz. Çünkü kendimizi de daha derinden göreceğimiz bir zaman dilimindeyiz. Bizden daha farklı alışkanlıkları, hobileri, rutinleri olan insanlarla aynı alanı nasıl paylaşabileceğimizin yollarını açacağımız, empatimizi artıracağımız bir süreçteyiz.
Kendimizi gördükçe de başkalarını da görmeye başlarız. Daha sonra da başkalarının olmadığını görmeye başlarız.
Şefkatin, merhametin ve empatinin denklemini daha iyi anlayacağız.
Şefkat,merhamet, empati dediğimiz şey ne aslında? Öz şefkat, geniş açı ve yüksek irtifanın birleşmesidir.
Normalimizin ve normlarımızın dışına çıkıyoruz, çünkü artık her şeyi, her türlü farklılığı kucaklamamız gerekiyor.
Biraz matraklık, goygoy, komedi ihtiyacımız olsa da bu dönemin aynı zamanda zihnimizi nasıl kullandığımızı görüp, bizi bilinçlenmeye yönlendirmek isteyen ciddi bir yanı da var. Dolayısıyla hızlı kararlar almıyoruz, acelecilik yok. Geniş ve açık düşünüp, 360 derece görebilmek için emin adımlarla dinginliğimizi ve soğukkanlılığımızı koruyoruz, zihnimizi mantığa davet edip, detaylara dikkat ediyoruz, mesaj ve işaretleri iyi takip ediyoruz.
Tüm bu süreçte gelişmek için nelere dikkat etmemiz gerekiyor, kişisel gelişim tablomuzda neler var? İçgüdüsel ve dürtüsel davranmıyoruz, sabit fikirler, saplantılar, bağımlılıklar, takıntılar, daimi endişeler baş gösterebilir. O yüzden de zihinsel olarak rahatlamanın yollarını bulmamız gerekiyor.
Derinlerde bir yerde sizin bile daha önce bu kadar fark etmediğiniz takıntılarınız birden kendisini gösterebilir: “Ben meğer burada ne kadar takıntılıymışım, bu konuya ne kadar takmışım, bu durumda ne kadar saplantılıymışım. Meğerse benim bilmediğim burada da bir bağımlılığım varmış.” veya “sürekli aynı konuda endişem var, bir döngünün içerisine girmişim ve bu döngüden bir türlü çıkamıyormuşum ve bu döngüsel endişe sebebiyle de hayatımı bir türlü açamıyormuşum” gibi farkındalıklar gelebilir.
O yüzden de zihinsel olarak rahatlamanın yollarını bulmanız önemli. Yazabilir, dans edebilir veya güvendiğiniz bir insanla konuşabilir, bir şifa/terapi seansı alabilirsiniz. Zihinsel olarak rahatlama ihtiyacınızı gidermek gidermeniz önemli.
Kısaca akmadan, açılmadan, yapmadan önce geniş açı ve irtifayla bakıp göreceğiz.
Herkesin geniş açısı kendisine. Bu yüzden geometri profesörleri olmamız gerekiyor; çünkü belki birinizin “bunu daha geniş açıdan, geniş bir perspektiften bakıp, görmem lazım” dediği açısı 40 derece olurken, diğerinizin açısı ise 120 derece olacak. Siz kendiniz için biliyorsunuz, herkes kendi açısını bulsun. Kiminizin görmek için bir pencereye daha ihtiyacı var, kiminizin ise belki olayı kendi içinde çeşitli yerlerden görebilmesi için 5 pencere daha açması lazım.
İrtifa dediğimiz yerde ise işin içine aerodinamik kurallar giriyor.
Frekanssal olarak her birinizin nerede olduğunu bilmiyorum ve fakat her neredeyseniz bu dönem bir tık daha yükselmeniz gerekiyor. Ama yükselebilmemiz için de hepimizin bildiği üzere derinleşebilmemiz gerekiyor.
Derinlerde yatanları göreceğiz. İçeride gözden kaçırdığımız, duymazlıktan geldiğimiz bir şeyler var mı? Kendimize soracağız; çünkü hareketli zamanlara doğru geçeceğiz ve oraya geçmeden önce de genişleyip, derinleşip, yükselip, daha derinden, daha detaylı görme vaktidir.
Sanki park eden bir arabayı çalıştırmak üzere sürücü koltuğuna oturduk, motoru çalıştırıp, vitesi değiştirmeden önce aynaları kontrol ettiğimiz bir dönemdeyiz. Yola çıkmadan, arabayı sürmeden önce sağ-sol dikiz aynası ihtiyacımız olan bakış açısını bize sağlıyor mu bir bakacağız, kontrol edeceğiz.
“Şu An’da, harekete geçmeden önce ne âlemdeyim? Hem kendim hem trafik hem de etrafımdakiler için güvende miyim, sağlam mıyım?”
Tüm dikkat ve enerjimiz An’da; gideceğimiz yerde veya milyonlarca düşüncenin arasında değil.
Fırtınadan önceki sessizlikteyiz ve bu sizi korkutmasın; çünkü alabora edip, yıkacak bir fırtına değil.
Fırtınayı aslında sizin enerjiniz, öz, has, size ait olan, doğuştan size verilmiş enerjiniz yaratacak. Herkes ilerleyen zamanda kendi fırtınasını kendisi yaratacak. Ama şu An’da fırtınadan önceki sessizlikteyiz.
Dana önce “size ait olanı unutmayın, hep hatırlayın” demiştim. Size ait olanı kaybedemeyeceksiniz, kaybetmezsiniz, o hep sizinle beraber. Ve size ait olanın ne olduğunu tam olarak hissetmeniz gereken bir zamandayız.
Size ait olan; doğarken denkleştiğiniz öz enerjiniz, hayatınızı kurduğunuz, kurguladığınız enerji, insan olarak var olabildiğiniz size has, öz titreşiminiz, ölmeyen tarafınız, her yerde olan mekansız tarafınız, sonsuz tarafınız. Bu sizden alınamıyor.
Somutta istediğiniz her şeyi bu enerjiyle yaratıyorsunuz ve aslında kendi öz enerjinizden uzaklaştıkça, size has olan hayattan da uzaklaşıyorsunuz.
Varoluşsal, size ait olan ve hiçbir zaman için sizden alınamayacak bu güce, enerjiye yaklaştıkça sarsılmayacak ve sarsılamaz bir hayat yaratıyorsunuz.
Ve hatırlayın; fırtınadan önceki sessizlikteyiz. Fırtınayı işte bu enerjinizle yaratacaksınız; bu güç sizin ateşinizi, alevinizi, tutkunuzu, misyonunuzu, sizin hayat amacınızı taşıyor. Size ait olan bu enerji yelkenlerinize hava, ciğerlerinize oksijen, zihinlerinize tazelik veren bir enerji.
“Cool” takılacağımız, büyük havalar atacağımız günler yakında. Bu yüzden de geniş, derin ve yüksek oluyoruz.
Enerjinizin tadına varın; “açıyı genişletmek, irtifa yükseltmek” nedir daha da derinden deneyimleyin.
Sizleri çok seviyorum, süreciniz yumuşakça aksın geçsin.
Fırtınadan önceki sessizlikte, daha derin ve dingin olarak empatiyi ve şefkati geliştirebilmek, olanı yüksek ve geniş bir bakış açısında görüp, tehdidi fırsata çevirebilmek adına hazırlık yapmak üzere çok güçlü ve yoğun 7/7/7 Enerji Portalı’nda bizler bir araya geliyoruz. Sizin de kalbiniz bu çağrıya atıyorsa, bekleriz. Kayıt ve detaylar için tıklayın.
Kaynak: Ezgi Sorman
İlgili yayını dinlemek için tıklayın.