Bu blogumuz, geçtiğimiz zorlu dönemlerde kalbinize destek vermesi niyetiyle Meditasyon Okulu’nun podcast kanalı MOTALKS’un Sabah Meditasyonu | 20. Bölüm- Kalp Çakrası Meditasyonu- 20. Bölümün’den derlenmiştir.
Kalbinizi ferahlatması, hafifletmesi ve şifalandırması dileklerimizle…
—
Güzel, derin, yumuşak nefeslerle bedene doğru gelin.
Bugünden itibaren bir yenilik testine tabi tutulacak zihinlerimiz.
Ona hazırlayacağız kendimizi. Zihin neye hazırlanacağını şimdiden bilmeye başlasın.
Nefeslerle güne doğru gelirken, tekrar ve tekrar hatırlatmakta fayda var ki, yepyeni bir zaman dilimi, yepyeni enerjiler, bambaşka frekanslar içerisindeyiz.
İnsanlık hikayesine bakıldığı zaman, kendi kişisel hikayenize de baktığınız zaman, aslında çok da eşi benzeri olmayan süreçlerden geçiyoruz. Çok tekrar etmeyen bir tarihin içindeyiz. Bunu hatırlatın, zihinlerinize.
Ve bu gibi durumlarda, acaba nasıl hayat yaratılıyor; nasıl kararlar alınıyor; seçimler neye göre yapılıyor? Bir cevap beklemeyin; sadece bu soruyu sorun. Zihin bunu tekrar bir hatırlasın ki döngülerini kırmaya başlasın, özgürleşmeye başlasın artık.
Bir karar alırken, mantıklı mı, değil mi; bizim için sağlıklı mı, değil mi; A’yı mı seçeceğiz, B’yi mi seçeceğiz? İki arada kaldığımızda aslında zihinde kaldığımızda zihin bir tek geçmişe bakacak, geçmişi seçecek.
Salt, sadece düşüncelerle karar vermeyi seçmek, bir yol çizmeye çalışmak zihni çok aktifleştiriyor. Fazla düşünmeye yol açıyor. Bu da aslında daha çok kafa karıştırıyor.
Çünkü zihin; eski hataları yapmamak, bize acı yaşatmamak, ondan sonra bir takım bir şeylerden korumak üzerine programlı.
O sebeple de bizi korumak adına çok fazla mantığa tutunuyor, çok düşünüyor, eskiyi irdeliyor. Eski hataları yapmamak üzerine adım atmaya çalışıyor.
Ama yepyeni enerjilerdeyken eski yok. Çünkü taptaze bir alana doğru girdik. Bilmediğimiz, çok aşina olmadığımız bir frekanslar, süreçler içerisindeyiz.
Ve zihin, tutucu davranırken ekstra önlemci, korku bazlı oluyor; reddedilme korkusu, dışlanma korkusu, başaramama, yetersizlik korkusu… Neden? Çünkü bizi acıdan ve üzüntüden önlemek istiyor.
Tabi ki mantığımızı kullanalım; tabi ki beynimiz, aklımız, zekâmız var. Ve fakat; zihinde şu anda çok fazla kıstas yok. Tek kıstası, geçmiş. Bunu hatırlatın zihinlerinize.
Geçmişe döndüğümüz zaman sadece, mantıkla, salt düşünce, salt zekayla karar vermeye çalıştığı zaman şüpheler ve hikayeler de hep olacak. Hikayeleri hatırlayacak; “burada böyle yapmıştım, bir daha yapmayım.” “Şurada şöyle yaptığım zaman böyle olmuştu, artık böyle yapayım.” Sonra şüpheler girecek: “Acaba doğru adım mı bu?” İşte tam bu noktada kargaşa başlıyor.
Şimdi bugün; zihinden geçenleri, hikayeleri duyup aldırmamak değil; duyup aynı zamanda durabilmek üzerinde çalışacağız.
Hikayeler, korkular temelli karar vermek yerine hepsini duyup sonra tekrar, iç sesimizle bize doğru gelene doğru ilerlemenin pratiğini yapacağız.
Ve onu yapabilmek için de tüm enerjiyi kalp bölgesine getirmemiz gerekiyor.
Yani kalp çakra çalışıyoruz bugün.
—
Zihninizi hissedin şimdi. Oradaki kargaşayı, yoğunluğu, kaosu…
Nefeslerle boğaz bölgenizi açın, rahatlatın. Boyununuz ve boğazınız rahatlasın. Omuzlarınız rahatlasın.
Omurganın üzerinde seyahat eden enerjiyi bir hissedin. Kuyruk sokumundan ense kökünüze kadar, omurganın akışkanlığını, esnekliğini hissedin.
Omurganız tekrar kendini hatırlasın, kendi doğasını hatırlasın. Kendi doğasını hatırlarken, belki biraz bir sağa sola esnemek isteyebilir. Boynunuzu oynatmak isteyebilirsiniz.
Omurganın akışkan, esnek, enerji dolu, hayat veren doğasını, omurgaya hatırlatalım.
…
Şimdi, tüm odak, bütün enerji, kalp bölgesine gelsin.
Nefeslerle beraber çağırın; “bütün enerjiyi kalp bölgeme alıyorum.”
Göğüs bölgesi, kalp bölgesi, ciğerler, göğüs kafesi genişlemeye açılmaya başlasın.
Göğüs kafesi rahatlasın, nefeslerle.
Kaburgalarınızın arası açılsın.
Nefeslerle doldurun, göğüs kafesini.
Nefes alırken doldurun, nefes verirken iyice bırakın, içeriye doğru.
Kaburgalar genişlemeye başlayınca, araları açılmaya başlayınca, doğal olarak bir rahatlık gelir. Düşüncelerin arasına da bir rahatlık gelmeye başlar.
Bedendeki büzüşme genişledikçe, açıldıkça zihinsel bir genişleme ve rahatlama yaratırız. Ve zihnimiz genişledikçe, rahatladıkça bedensel bir rahatlama yaşarız.
O gevşemeyi ve rahatlamayı hatırlatın ve yaşatın şu anda kendinize. Düşünceler de gevşesin, rahatlasın. Kaburgalarınız da…
Göğüs kafesiniz de…
Ciğerleriniz de…
Kalbiniz de…
…
Ve şimdi göğüs kafesimizdeyiz, tamamen.
Hikayeleri dinleyip, merkezimizin kalbimizde olduğu halimizi kendimize yaşatıyoruz, bir süre.
Bir karar, bir seçim anında, ileriye doğru adım atma anında, mantıklı, akıllı, zekice kararlar almayı denerken sağlıklı seçimleri daha doğru olanı seçme yolundayken hikayelerin nasıl ortaya çıktığını izleyin.
Nasıl bir süreçtesiniz, neler oluşuyor? İlk ortaya dökülenler neler oluyor Kendi süreciniz nedir? Ona bir bakın.
Ve bu süreci izlerken, tüm benliğinizle kalp bölgenizdesiniz. Enerjiniz kafatasından, daha çok kalp bölgesinde. Böylece daha merkezde kalabiliyor, dağılmıyor.
Enerji eğer kafa bölgesindeyse, geçmişe döndüğünde, akıllı mantıklı kararlar almaya çalıştığında uçuyor gidiyor. Merkezinde olmuyor. Geçmişle gelecek arasında kayboluyor ve kaos orada başlıyor.
Bir süre burada sessizlikte kalacağız.
…
Kalp bölgesindeyiz. Tüm enerji merkezde, kalpte.
Temelimiz şu anda, bazımız kalp alanı.
Ve karar anındaki kendinizin süreçlerini, zihninizin nasıl çalıştığını, işlediğini, düşüncelerin nerelere savrulduğunu, size hangi hikayeler getirdiğini izleyin. Sadece izlemedeyiz.
Bir süre burada, sessizliğinizde kalın.
…
Şimdi nefeslere doğru tekrar, geri gelin.
Kalp çakramızı bir dengeleyelim.
Düşünceleri iyice gönderin; bulutlar gibi gelip geçsinler.
Zümrüt yeşilini hayal edin, görselinize getirin.
Çok hızlı değil; güzel bir hızda dönen bir çark düşünün saat yönünde. Tam göğüs bölgenizin ortasına koyun, bu saati.
Saat yönünde, soldan sağa dönen zümrüt yeşili bir çark kalbinizin tam ortasında. Bu, kalp bölgemizin portalı.
Tüm sinirlerin göğüs bölgesinde, kalp bölgesinde buluşma noktası: Kalp çakrası.
Evrensel enerjilere, kozmik enerjilere açılan kapılarımızdan bir tanesi, kalp çakrası.
Sorun, kalbinizde dönen çarka; “Senin doğal akıştaki hızın ne?” Ve kendisini hemen belli edecektir. Ve o hızda dönerken çarkınız, zümrüt yeşilinin enerjilerinde kalın. Tüm bedeninize ve auratik alanınıza yansısın, bu yeşilin enerjisi.
…
Uyum ve ahengi hatırlayın, şimdi.
Kalp alanımıza ekeceğimiz iki kelime: Uyum ve ahenk.
“Bedenimle uyumluyum. Bedenimdeki tüm hücreler, birbirleriyle uyumlu. İç organlarım müthiş bir uyum ve ahenk içerisinde çalışıyor. Zihnim ve bedenim birbirleriyle uyumlu. Kalbim ve zihnim birlikte çalışıyorlar. Zihnim, kalbimle uyumlu. Doğayla uyum içindeyim. Doğal akışımla uyum içindeyim. Doğamla, kendi doğamla uyum içerisindeyim. Akıyorum, direnmiyorum. Akış içerisindeyim. Bana doğal olarak açılan kapılarla uyum içerisindeyim. Ahenkteyim. Yönümü sezgilerimle buluyorum; dolayısıyla sezgilerimle uyum içerisindeyim ve ahenkteyim. İç sesim güçlü. İç sesimi duyabiliyorum. İç sesim ve sezgilerimle uyum ve ahenk içindeyim. Bambaşka bir enerjide olduğumu biliyorum. 1 ay önceki insan bile değilim. Onun da farkındayım. Başka bir bilinç seviyesindeyim. Bunun bilincindeyim, idrakindeyim. Bambaşka bir bilinç seviyesinde olduğumun idrakindeyim. O yüzden de eski hikayeler, yeni adımlar atmamda yardımcı olamayacak; onun da bilincindeyim. Zihnim sadece kendi içindeki hikayelerle adım atmak istediğinde, -dürtüsü bu- benim doğal akışım, zihnimin dürtüsü değil; kalbimdeki ses ve sezgilerim olacak. Hikayeleri duyuyorum; şüpheleri görüyorum, beni neden koruduğunu biliyorum, zihnimin. Yapısını tanıyorum, yapısını öğrenmek için her gün çalışıyorum. Ve sezgilerimi, iç sesimi geliştirmek için de her gün çalışıyorum.”
Şimdi bu bilgilerde, olumlamalarda, bu farkındalık ve idrakte bir süre kalarak, yine kalp çakranızın çarkı, kendi doğal ritminde, yeşilin enerjisiyle, sessizliğinizde dönsün. Ve siz de kalbinizin doğal ritmine, o döngüsüne uyumlanın.
…
Tekrar nefeslerle tüm bedene doğru gelin. Bırakın şimdi, kalp bölgenizin enerjisi bütün bedene, auratik alanınıza da yayılsın.
Ve şimdi hem zihniniz hem çevre hem yüksek zekâ, bilinç, evren artık sizin merkezinizin kalp bölgeniz olduğunu anlasın. Bu bilgiyi yayın, bu iletişimi yayın.
“Kalpteyim. Neden? Çünkü orası daha sağlıklı.
Kalpteyim. Neden? Çünkü manyetik alanı çok daha güçlü.
Kalpteyim, çünkü seçimlerimde artık sevgi yolunu seçiyorum; korku yolunu değil.
Kolaylıkla, tutkuyla, neşeyle, rahatlıkla, ferahlıkla yapıyorum seçimlerimi.
İçimde güven var, güven duygusu. Nereden biliyorum, diye sorgulamadan ilerleyebiliyorum.
Sezgilerime ve iç sesime daha çok güveniyorum.”
Şimdi tüm bedene gelin. Ellerinizi, ayaklarınızı hissedin. Tekrar bilinçli birkaç nefes alın, gününüze devam etmek üzere.
Karar anı geldiğinde, günlük yaşantılarınızda bu anı hatırlayın. Kendinize bu deneyimi hatırlatın. Zihnin deneyimlere ihtiyacı var, seçimlerini yaparken, hayatı kurgularken. Kendinize bu deneyimi hatırlatın. İyi ki varsınız, sizleri çok seviyorum.
Kalbinize merkezlenmek için Bütüne Yolculuk Serisi’nin 4. Durak- Yeşil Bölümünü de dinlemenizi öneririz.