Skip to content Skip to footer

Kaosun Ortasında Doğan Işık: Dolunaydan Üç Mesaj

Bu Dolunayda Yeni Versiyonunla Tanış

Bu Dolunay, korkuyla sevgi arasındaki farkı yeniden hatırlatıyor. Rüyaların gücünü, içsel dönüşümün yolunu ve gerçek benliğinle buluşmayı anlatan bu yazı, seni hayallerine bir adım daha yaklaştıracak.

Bu Dolunayda Sevgiyi Seç: Korkudan Hayale Yolculuk

Değişim başladı bile. Biz hâlâ “yaklaşıyor” zannederken, o çoktan içimizde işlemeye başladı.
11 Haziran Dolunayı, içimizdeki sesi seçme zamanı.

Korkunun Sesi mi, Sevginin mi?

İçimizde hep iki ses var. Biri hızlıdır, serttir, korkutucudur: “Ya olmazsa?” diye başlar. Diğeri ise sessiz ama derindir: “Her şey olması gerektiği gibi.” der.

Bu Dolunay, bize hangi sesi beslediğimize bakmamızı söylüyor. Çünkü hangi sesi büyütürsek, o sesin kurduğu gerçeklikte yaşamaya başlarız.

Dışarıdaki Kaos, İçerideki Dönüşüm

Dünyada olan biten hiçbir şey rastlantı değil. Yanardağlar, seller, kesintiler… Sanki Gaya —yerkürenin yaşayan bilinci— da doğum sancıları çekiyor. Biz değiştikçe, dünya da değişiyor. Çünkü dışarıdaki kaos, içeride başlayan bir devinimin yansıması.

Dolunay’ın mesajı net:

“Evet, bir şeyler sarsılıyor. Ama ‘eyvah’ yerine ‘vay canına’ de. Bu yıkım, yeniden doğumun ta kendisi.”

Rüyalar Daha Gerçek Olabilir mi?

Görmediğimiz şeyleri yok sayıyoruz. Ama bu Dolunay diyor ki:

“Aslında soyut olan, görülemeyen, çok daha gerçek.”

Rüyaların, hayallerin… sana boşuna gelmiyor. Onlar seninle konuşan bir enerji. Sadece zamanı henüz gelmemiş olabilir. Hayalini küçümseme. Çünkü evren onu çoktan duymuş olabilir.

Hayaller, seni yukarı taşıyan frekanslardır. Gerçekleşmemiş olmaları, daha zayıf olduklarını göstermez — aksine, içinde daha büyük bir potansiyel taşırlar.

Genişlemeden Ulaşamazsın

Kendini sınırladığın, “fazla” sandığın ne varsa… belki de tam da olması gerekendir. Bu Dolunay, seni eski kalıplardan çıkarıp, daha parlak, daha geniş bir “sen” ile buluşturmak istiyor.

“O büyük hayale ulaşmak için önce o hayalin frekansında bir ‘sen’ olman gerek.”

Yani küçülerek değil; büyüyerek, genişleyerek ulaşacaksın oraya. Etiketlerinden, rollerinden sıyrılarak. Kendi ışığını kısmadan…

“Sen Kim Oluyorsun?” Diyen Seslere Cevap

İçindeki o tanıdık ses belki yine devrede: “Yine mi ulaşamayacağın hayaller kuruyorsun?”Sen kim olduğunun, ne kadar olduğunun gerçekliğine dönsene!!!”

Hadi gelin; bu defa ona birlikte cevap verelim:

“Sen… kim değilsin ki?”
Hayal kurabiliyorsan, onun frekansı sana çoktan dokunmuş demektir. Henüz gerçekleşmemiş olması, onun uzakta olduğu anlamına gelmez. Sadece zamanı farklı bir yerde.

Sen, olacak olanı başlatan ilk titreşimsin.

Dolunay Mantrası

“Ben frekansım kadarım. Ve sevginin frekansını seçiyorum.”

Bu Dolunayda hayatını dönüştürmek için bir mucize aramana gerek yok. Zaten içindesin. Zaten başlattın. Gözlerini kapa, o yüksek benliğini hisset ve sor:

“Eğer daha cesur, daha sevgi dolu, daha yaratıcı olsaydım… nasıl yaşardım?”

Cevabı biliyorsun. Ve o versiyonun seni bekliyor. Şimdi yola çık ve buluş O’nunla.

Çünkü “O sen” seni orada bekliyor.

 
 
Bu Dolunay sana, “O büyük hayale ulaşmak için önce o hayalin frekansında bir sen olman gerek” diyor.
İşte Sezgisel Yaşam Atölyesi de tam burada devreye giriyor:
İçindeki derin ve sevgi dolu sesi duyman, hayallerinle titreşmen ve yeni “sen” ile buluşman için…
Sezgisel Yaşam Atölyesi ile o frekansı birlikte çağırıyor, sevgi ve ilhamla bu içsel dönüşüm yolculuğunda sana eşlik ediyoruz.
Şimdi yola çıkmaya, kendi ışığını yükselterek hayallerindeki hayatı yaratmaya var mısın?

Sezgisel Yaşam Atölyesi’ni edinmek için MO STORE’u şimdi ziyaret et.

Bu yazı, Dolunay Mesajları | 11 Haziran 2025 yayınımızdaki temalardan ilham alınarak hazırlanmıştır. Yayınımızı buradan izleyebilirsiniz. Kişisel dönüşüm ve  sezgisel yaşamla ilgili daha fazlası için yayınlarımızı takip edebilirsiniz.

 

Kaynak: Ezgi Sorman