Skip to content Skip to footer

Kendimizi Dinleme Sanatı

Az önce Eckhart Tolle’nin sayfasında bir videoya denk geldim, şöyle demiş: “şimdiye gelmenin en önemli adımı, etrafınızı neyin çevrelediğini fark etmenizdir”.  

‘Multitasking’ yapıyor muyum, aynı anda beş işi birden düşünüyor muyum veya zen oldum mu?” sorgulamalarını bir kenara bırakıp, “aslında etrafımda, şu anda, beni çevreleyen enerji nedir?” sorgulamasını yaptığımda An’a adım atmış, An’a gelmiş oluyorum.

Kendimizi dinleme ve kendimizle baş başa kalıp, dinlenme ihtiyacımıza doğru böylece girebiliriz. 

Ama öncesinde bir-iki farkındalık yaratmak istediğim cümle var.

Bu dönem kendimizi ifade etme biçimlerimiz bizi çocukluğumuza döndürebilir, biraz nostaljik olabilir, çocukluğumuza özlem duyabiliriz veya bir şeyleri tamamlama ihtiyacı duyabiliriz.

Sorgulamamız gereken yer: “Kendimize ifade ettiklerimiz bizimle uyumlu mu?

Daha önce hiç vermediğiniz bir yanıt sisteminden cevaplar üretiyor olabilirsiniz; içinizdeki enerjinin bambaşka bir otoriteye dönüşmesinden doğan yepyeni bir tarzla kendinizi ifade edebilirsiniz.  

Şu sıralar bazı yanıtlarınızda ifade gücünüzü, tarzınızı yeni yeni geliştirdiğiniz, farklı bir ifade tarzı sahiplendiğiniz için ve bu alanda henüz ustalaşmamış olduğunuz için kendinizi kırılgan, biraz ham veya biraz daha zamana ihtiyacınız olan bir halde hissedebilirsiniz. Ve bu da çok doğal.  

Kırılgan hissettiğinizde geri çekilirseniz eskiye döneceksiniz, dönmeyin. Kırılgan hissetmek sürecin bir parçası, buradan devam edin. Bir parça çekimser olmak, “ah ben yanlış bir şey mi yaptım” diyerek şüpheye düşmek çok doğal, sorgulamayın, buradan devam edin. 

Eğer kendinizi içinizde sorgularsınız, dışarıdan da sorgulanacaksınız; bir örnek vermek istiyorum:

Benim özel instagram sayfama gelip “neden, hangi sebep ve ihtiyaçtan İngilizce yazıyorsunuz ki” şeklinde sorgulamalar gelmişti; ben de o anki ve kendi tarzımda “çünkü gönlüm böyle istiyor, bazen Türkçe bazen İngilizce konuşmak istiyor” veya “ne zaman kendimi hangi dilde ifade edeceksem onu tercih ediyorum, böyle iğneleyici ve küstahlıkla da gelinecekse de lütfen sayfamdan çıkın” benzeri bir cevap vermiştim. Sonra bambaşka bir insan “neden bu kadar naif bir soruya bu kadar çıkıştınız ki anlayamadım” diye yazmıştı.  

İçimizde kendimizi sorguladığımız zamanlar bu tür sorgulamalar bize dışarıdan da gelecek, ama Eckhart Tolle’nin bu sabah girdiği postunda belirttiği gibi, etrafınızı çevreleyen enerjinin farkına vardığınızda An’a gelmiş oluyorsunuz. Şimdiye adım atmış oluyorsunuz.  

“Nasıl bir enerji beni şu anda çevreliyor? İçimden ne yansıtıyorum ki; etrafımda da onlar oluyor.” Biraz burayı fark ettikten sonra o kırılganlık, o sorgulanmadan dolayı içinizden yükselen hisler de yavaş yavaş çözülmeye ve erimeye başlıyor.

Aslında benim özel alanıma gelmiş bir sorgulama kime göre naif ve benim verdiğim cevap kime göre çıkışma? Ben kendimi ifade etmiştim. 

Sizlerin bilmenizi istediğim ve çoğunuzun da bildiğine inandığım şey de şu:

Kişisel alanlarınızla veya kişisel tercihlerinizle ilgili size bir soru yöneltildiğinde dilediğiniz gibi cevap verebilirsiniz. Kendi tarzınızı istediğiniz gibi ortaya dökebilirsiniz, yeter ki sizin tarzınız olsun bu. Bir başkasının tarzını, üslubunu, adabını sahiplenmeyin. 

Özel alanınıza giriliyorsa kendi tarzınızı özgürce ifade edebilirsiniz.

Ve bu da benim düşüncem olduğundan, bunu da %100 almayın, doğru olarak kabul etmeyin; ama ben kendi doğrularımı ifade etmekte de özgürüm ve sizler de benim yorumumu duymak için buradasınız zaten.

Aynı şekilde bir başkasının yanıtını veya ifade tarzını kaldıramayacaksanız kimsenin özel alanına girmeyin.  

Hayat çok basit aslında; bizler karışık zihinlerimizle hayatı karıştırıyoruz.  

Ve her şey, kendimizi dinlemeyle ve ara ara dinlenmeye izin vererek oluşuyor. Kaos her zaman var; karmaşa, kargaşa, kafa karışıklığı her zaman var, bazen zen oluyoruz bir işi bir anda yapıyor, iki işi aynı anda yapmıyoruz, bazen de beş işi aynı anda yapıyoruz. Ve fakat, “etrafımızı çevreleyen enerji şu anda ne âlemde” diye sorguladığımız zaman An’dayız. 

O zaman şimdi sağ tarafa doğru güzel anlamlı nefeslerle sessizliğimize doğru girmeye başlıyoruz.

Zihnin, beynin sol tarafından sağ tarafına doğru…

Enerjiyi bugün boğaza doğru biraz indirelim; ifade gücümüzün olduğu yere, boğaz çakramıza.  

Orada, daha önce hiç bilmediğiniz yepyeni bir his yaratın; sizi güçlü, özgür, özgün hissettirecek.

İçinde özgürlük, özgünlük, güçlülük, merkezinizde olma, yeniye açılma heyecanı var.

Şimdi boğazınızda bütün bunları kapsayan bir enerji oluşturun.

Boğazınızın arkasında da ensenizde de bu enerjiyi hissedin.

Tüm boynunuzda ve boğazınızda bir açılma olsun. Yepyeni bir hisle var olsun şu anda. 

… 

Bu his belki omuzlarınızı gevşetebilir.

Özgür ve özgün olmak öyle rahatlatıcı bir his ki, belki omuzlar, kollar rahatlayabilir, belki kafatasınız gevşeyebilir.  

… 

Ve tüm bedeninize yansısın şimdi bu enerji… 

Güzel derin anlamlı nefeslerle aynı zamanda bu enerji etrafınıza da yansımaya başlasın.  

Sizin özgür, özgün, güçlü, merkezinizde, akışkan yeni ifade tarzınız, yeni ifade gücünüz etrafınıza yayılmaya başlasın.  

Ve bu enerjiyi şimdi kalbiniz de desteklemeye başlasın.

Bu enerjilerin ışığında ve rehberliğinde kendinizi dinleyin şimdi bir süre:

“Neler oluyor, neler dönüyor, en baskın düşünce ne, en baskın duygu ne? “

Daha sezgisel bir dinleme pratiği yapıyoruz; kendimizi duymak, kendimizi dinlemek derken zihnimizi dinlemek değil, daha sezgisel bir dinlemekten bahsediyorum, onun pratiğini yapalım.

Kendimi sezgisel dinlemek” enerjilerinizin farkına vararak oluyor.

Şimdi, etrafınızdaki enerjilerin farkına vararak, sezgisel bir şekilde kendinizi dinleyin. 

… 

Ve şimdi yavaşça bu dinleme, duyma işlemini bırakın.

Dinlenmeye doğru geçin. Duyduklarımızla birlikte, hissettiklerimizle, yansıttıklarımızla, etrafımızı çevreleyen enerjiyle birlikte sanki kozamızın içerisindeymişçesine sessizliğimizde dinlenelim.

… 

Yeniden derin güzel nefeslerle ve yumuşakça An’a doğru gelin, toplayın tüm enerjinizi, An’a getirin. 

Meditatif halin ne olduğunu hatırlatmak istiyorum sizlere. Enerjiler hızlanıyor, dinlemeye ve dinlenmeye çok ihtiyacımız var.

Yaptığımız bu pratiği lütfen her gün en azından 5-10 dakika kendinize bir ödül, hediye, olarak verin ve hatırlayın, yapın.

Meditatif halimiz ise, biraz önce sizi meditasyonda yönlendirdiğim gibi, her şeyle birlikte, her şeyin farkında, An’da ve bir o kadar içimizde olabilmektir.

Ayık bir haldir bu, uyanmak için meditasyona gireriz, kendimize meditasyon alanı ve zamanı yaratırız.

Uyumak için değildir, içe dönmek, içteki bütün hisleri, duyguları uyandırmak ve farkına varmaktır.  

Duyumsamak-dinlemek dediğimiz sezgilerimizi kuvvetlendirmek için yapılan bir eylemdir.

Enerjiler hızlandığından, kendinizi duymayı ve sezgisel olarak dinlemeyi alışkanlık haline getirin; çok fayda sağlayacaktır.  

“Etrafımı çevreleyen enerji şu anda ne? Ve ben neyin peşinde gidiyorum?  Nelerle uğraşıyorum, dikkatimi nerelere veriyorum? Enerjimi nelerle ve kaça bölüyorum? “

Bir şey değiştirmeden veya yargılamadan, sadece farkında olun. 

Bu size çok yardımcı olacak,

Yoğun ve baş döndürücü hızdaki enerjilerde bu hıza kapılıp gitmeden, bilinçli bir şekilde yanıt verin. 

Sizleri çok seviyorum.

 

Kaynak: Meditasyon Okulu podcast kanalımız MOTALKS’un “56 | Sabah Meditasyonu | Kendimizi Sezgilerimizle Dinlemek” yayınından derlenmiştir.