Bu dönem, içimizde kişisel özerkliğin gücü uyanıyor. Bununla birlikte uyanış enerjilerin içerisinde çok fazla tema dönüyor. Ve bu enerjilerin anlatmak istediği, bizlere öğretmek istediği, dünyaya aktarmak istediği çok fazla bilgeliği var.
Eğer tüm temaları bir tencerenin içerisinde hepsini kaynatıp da bir yerde toplarsam ne olur diye baktığımda benim için (sizler tabii ki kendiniz içinizde bir bakın) kendisini en çok bizlere göstermek isteyen, en belirgin tema; inanç sistemleri oldu. Ben buna ‘Kişisel Özerklik’ ismini taktım.
Kişisel özerklik derken de kastettiğim, kendi değer yargılarınıza, kendi değerlerinize, inanç sistemlerinize özgün bir hayat kurabilmek.
Birçoğunuz zaten bunu yapıyorsunuz, “ben zaten buralardayım ve bu şekilde hayatımı kurguluyorum” diyebilirsiniz. Bu seferki farklı demek istiyorum, ama tam bir kelimem de yok. Tek bildiğim şey, inanç sistemlerindeki kişisel özgür iradenin aslında bu zamana, şu An’a kadar çok onurlandırılmadığı. Hâlâ yukarıdan aşağıya buyrulan bir hiyerarşi sistemi mevcut.
Tema üzerinde çalışmayı yaparken kolektifin içine bir girdim. Kolektifte yargılar, inanç sistemleri ve kişisel değerler arasında ağırlığın en çok nerede olduğuna baktım. Kolektifin içi hala karanlıkta. Ağırlık ise ceza sistemlerinde, söylenileni yapmayanların kesilip biçildiği, yakılıp yıkıldığı yerlerde. Kolektif bilinçte soy kırımların ağırlığı, cadı diye yakılan şifacılar hala mevcut. Cinsel seçimleri yüzünden cezalandırılanlar
hala kolektif bilinçte, ağırlık orada. Dolayısıyla, verilen mesajlara baktığımda bana en çok çarpan inanç sistemlerindeki, değer yargılarımızdaki kişisel irademiz, özgür irademiz. Ve burada o kadar ağır ve karanlık enerjiler hissediyorum ki, belirttiğim gibi kelimelerim yok, bulamıyorum. Girdiğim kanaldan akan mesajları da bulabildiğim kelimeler kadarıyla size aktarmayı deniyorum.
“Ben neye inanıyorum? Hayat dediğim şey bence ne demek? Evrenin işleyiş sistemine dair bilgilerim neler? Tam olarak neye inanıyorum? Dünya düzeni bence ne?”
Buraları kendi içinizde sorgulamanız gerekiyor. Çünkü artık kişisel özerkliğe doğru gidiyoruz. İçimizde kişisel özerkliğin gücü uyanmaya başlıyor. Bir hiyerarşi sisteminden ziyade; sizin kendi değerlerinizle, kendi mevhumlarınızla beraber ve size özgü bir hayat kurmak çok önemli olacak. Herkesin kişisel değerlerine sahip çıkması ve nerelerde yargı sistemlerini kullandığını görmesi, nerelerde bu yargı sistemlerinden dolayı etrafını baskıladığını görmesi çok önemli olacak.
Zaten etrafınızı baskılamanız demek öncelikle kendinizi baskılıyor olduğunuzu gösteriyor. Kendinizi nerelerde baskıladığınızı, nerelerde yargıladığınızı görmek için de ters yargı sistemine dikkat edeceğiz. Yani başkalarını ne kadar yargılıyorsunuz? Kendileri için doğru seçim yapanlara ne kadar baskı uyguluyorsunuz?
“Bu da böyle mi söylenirdi, bu da böyle mi yapılırdı” şeklinde onları ne kadar yargılıyorsunuz? Ama o kadar sübtil yerlerdeyiz ki, dikkat etmek daha da önemli olacak. Çünkü bizlerin şu anda her düşündüğü, yaptığı her seçim, attığı her adım, kurduğu her cümle aynı zamanda kolektifi etkiliyor.
Kolektifteki bu ağırlığı hep birlikte temizleyebiliriz, hafifletebiliriz.
Son 10 yıl içerisinde çok sevdiğim insanları kaybettim, öbür tarafa geçtiler. “Melek gibi insanlardı; neden hayatlarını, dünya yaşamlarını bu kadar kısa zamanda kesmek istediler ki?” gibi bir sorgulamam vardı.
Dün akşam o sorgulama bende tamamen kapandı ve olay yine yargı sistemine döndü. Melek gibi dediğim insanlar (birçoğu da benim öğrencimdi ya da danışanımdı, şifa verdiğim insanlardı) yargı sistemlerinden özgürleşemediler, kolektifin yargı sisteminden kendilerini bir türlü özgür hissedemediler. Aile sistemlerinde, iş ortamlarında kendilerini baskı altında hissettiler.
Ve son 10 yıl içerisinde çok büyük bir temizlik olmuş, toplumsal baskıdan nasıl kurtulacağını bilemeyen insanlar total özgürlüğü seçmişler, yani ruh bölümlerine doğru geçmişler. Ve bu devam da edecek.
Dolayısıyla kişisel özgür iradenizle hayat kurmanız hem kendiniz için hem de yaşamın, hayatın dengelenmesi, kolektifin temizlenmesi için çok önemli olacak.
Belirttiğim gibi artık büyük yerlerde aramayın; bu inanç ve yargı sistemleri çok ince yerlerde bizlere kendisini belli etmeye başlayacak.
Doğruların, yanlışların ne kadar sübtil yerlerde çıkacağına dair örnek vermek istiyorum. 2 gün önce kuaförüme gittim, çok sevdiğim bir manikürcü kızım var, o da beni çok sever, aramızda şahane bir saygı ilişkisi var. Hatta yaşadığım ortama göre de kendisini çok açık bulduğum bir insan. El ve ayak bakımımı yaptırdıktan sonra bana fön çekmek istediğini söyledi. Belli ki beni bakımsız görmüş, fön çekerken de bana makyaj yapmak istediğini belirtti. Makyajdan çok hoşlanan bir insan değilim, ama içinden geldiği için kabul ettim. Çıkardığı üründen yani benim son halimden çok memnun kaldı, onun memnun kalmasından da ben memnun kaldım. Onların mutlu olması beni de mutlu ediyor. “Bak Ezgi Abla 15 yaş attın” dedi bana.
Orada gördüm ki; onun gözündeki inanç, onun yargı sisteminde yaş almaya başlamış kadın, kendi yaşını gösteren kadın iyi değil, güzel değil, doğru değil; yaşını göstermeyecek kadar genç olmak çok güzel, çok iyi, çok doğru. Ve bu onun doğrusu ve tabii ki aynı zamanda kolektifteki en ağır yerlerin doğrusu.
Doğru- yanlış kendisini çok süptil yerlerde gösterecek ve yargı sistemleri artık yıkılıyor derken, attığınız her adımla, yaptığınız her seçimle hem kendi hayatınızda özgürleşmeler yaşayacaksınız hem de kolektifi özgürleştireceksiniz derken, büyük yerlerde aramayın demeye çalışıyorum, minik yerlerde arayın.
Sonra manikürcü kızımın bilinç ve yargı sistemini daha yakından tanımak istedim. “Mesela 15 yaş attım, ne kadar görünüyorum sence, 32’ler 35’ler mi?” soruma “Yok abla solladın geçtin, 20’lerde” dedi.
Şimdi anladım ki, onun gözünde değerli kadın 27-28’ler gösteren bir kadın. 32-35’ler kabul edilebilir bir yaş değil, otuzun altında göstermeye doğru girmemiz gerekiyor.
Buralarda söyleyeceğiniz bir minik cümle yargıya girmeden ama bir farkındalık yaratmak adına, tüm kolektife ve sizin de bilinçaltınıza bir mesajdır.
Yargı sistemlerinden konuştuğum zaman bir de şöyle sübtil yerler var: Yargılamak-yargılamamak üzerine konuşmalarda ve eğitimlerde duyduğum ‘yargılamamak’ parlatılıyor; “sakın yargılamayın, kesinlikle yargılamayın, hiçbir şeyi yargılamayın”. Sonrasında da bana destek için gelen insanlar, kendilerini bana doğru ve ne kadar iyi olduklarını gösterebilmek için “ben hiçbir şeyi yargılamam” diye geliyorlar.
“Hiçbir şeyi yargılamam” cümlesi de çok ince bir yerde o insanın ne kadar yargıladığını gösteriyor.
Öncelikle yargılamayı yargıladığını gösteriyor. Yargılamamak bu kadar parlatıldığı zaman yargılamak da bir o kadar aşağı çekiliyor.
“Ben yargıladığım zamanlar kendimden nefret edeceğim ve kendimi çirkin, kötü bulacağım, yargılamadığım zaman da melaike kademesine doğru yol almış olacağım.” Bu kendi içinde yine çok ağır bir yük.
Yargılamamak her şeye eşit mesafede kalabilmek demek. Doğruya-yanlışa, iyiye-kötüye, güzele-çirkine eşit mesafede bakabilmek.
Hemen bu noktada belirtmek isterim ki; Meditasyon Okulunun podcast kanalı MOTALKS’ta youtube “Bütünle Uyumlanma” meditasyonumuz var. Bu meditasyonu 2020 yılında yazmıştım ve bu dönem çok ihtiyacınız olacak, lütfen dinleyin ve orada ne olduğunu algılamayı deneyin.
Ve hiçbir şekilde de toplumda hiç kimseye kendinizi beğendiremeyeceğinizi de hatırlayın, o sebeple de kişisel özerklik ve kişisel özerkliğin gücünü içinizde uyandırmak çok önemli.
Manikürcü kızıma göre ben makyaj yapmadığımda yaşlı görünüyorum ve yaşlı gösterdiğimde bu iyi değil.
Doğalcılar tarafından da ben makyaj yaptığım zaman iyi değil, nasıl oluyor da makyaj malzemelerini suratıma sürüyorum? Birisine göre o kötü, diğerine göre o kötü, ben ne yapacağım, şimdi bu hayatta?
Ne mi yapacağım? Kendi doğrumu ve yanlışımı bulup, doğrularımın yanlışlarımın da her an evrilebileceğini kabul edip, şu An itibariyle de iyiye-kötüye, doğruya-yanlışa, güzele-çirkine eşit mesafede kalabilmeyi öğreneceğim. Çünkü denge dediğim şey aslında bu.
Zeminin ayakların altından kaymaması, köklü ve merkezinde olma, dengede kalma pratiği aslında her şeye eşit mesafede olma pratiğinden geçiyor.
Dediğim gibi ters yargı sistemlerinize çok dikkat edin, başkalarını nasıl yargılıyorsunuz? Bu da size kendinizi nasıl yargıladığınızı gösterecek.
Geçen gün bir öğrencim meditasyonla ilgili bir şey sordu: Meditasyonu doğru yapmak istediğini; ancak okuduğu bir kitapta “boşluğun içine girip, çağırın” cümlesi geçmiş. Ve kendisi gözlerini kapattığında karanlığı gördüğü için, sorusu o boşluk dediğimiz şeyin gözlerini kapattığındaki gördüğü karanlık olup, olmadığıydı.
Bunun bilgisini benden almaya çalışmak, kendisini, kendi hislerini ne kadar bir kenara koyduğunu gösterdi ve konuşmanın sonunda oraya da vardık, anladı.
Benim cevabım şu oldu: “Gözlerini kapatıp, karanlık gördüğünde senin zihnin ne algılıyor ben bilmiyorum, dolayısıyla orası senin için boşluk mu, sen boşlukla mı bağlandın yoksa belirsizliğin ürkütücü bir noktasıyla mı bağlandın bilmiyorum. Ve bunu da senden başka kimse bilemez.”
O da bundan sonra dedi ki; “evet, spiritüel çalışmalara geçmeden önce ben bir ara dergâhlara girerdim ve orada bizim hep bir mürşidimiz vardı, oradan akardı, o ne doğru diyorsa onu yapmamız gerekiyordu ve aynı zamanda da doğruların dışına çıkarsak tekkelerden kovuluyorduk.”
Evet, bu bütün sistemlerde şu anda böyle ve spritüel âlemin içine de işlemiş. O sebeple de bu dönem lütfen akıl hocalarınız kimler ve kimleri takip ediyorsunuz onlara da iyi bakın.
Ve hayat ancak siz kendi hayatınızın sultanı olduğunuzda anlamlı olacak, bunu da hatırlayın. Ve bugünkü doğrunuz, yarın hala doğru olmak zorunda değil, evrilebilir, değişebilir, esneyebilir, farklılaşabilir.
Özetle, bu dönem içerisinde benim için çok çok değerli olan, hatta en değerli olan şey herkesin artık özgür iradesiyle bir hayat kurması. Ve bu hayat o zaman bütün ve bireysel, herkes için daha anlamlı hale gelecek.
Daha birçok tema var ama benim için en ağır basan, en önemlisi buydu.
Siz de bir bakın; sizin için bu dönem tamamlamanız gereken döngü ne, temizlemeniz gerekenler neler, hayatınızdan çıkarmanız gerekenler neler? Veya bir dönüp, gözden geçirmeniz gerekenler neler? Siz zaten kendi hayatınız için göreceksiniz, bunları.
Ve lütfen hatırlayın; yargısızlık mevhumsuzluk demek değildir. Yargısızlık, kendi doğru ve yanlışınızı başkalarının üzerinde baskı kurmayıp, beklentiler yaratmamak demektir. Ama yoksa kendi doğru ve yanlışlarınızı bilin. Değerlerinizden doğan bir muhakeme sistemi kurmak ve böylece de öz değerlerinizden çıkan bir hayat yaratmak sizin sorumluluğunuz. Ama “ben yargılamıyorum” diyerek mevhumsuz bir hayat yaşamak da çok büyük sorumsuzluk.
Kişisel özerklik ne demek ve bunun uyandırdığı güç nasıl bir his? Bunu düşünün biraz.
“Hayatımın sorumluluğunu almak, hayallerimi kurgulamak ve kurabilmek, yaratabilmek ve böylece de kendimi hayatımın sultanı hissetmek nasıl bir olgu, nasıl bir mevhum, nasıl bir his?”
Benim için başkalarını da tamamen özgür bıraktığım bir yer orası. Kendi doğru ve yanlışıma göre bir hayat kurduğumda kimseyi suçlayamıyorum, kimseyi yargılayamıyorum…
Bu yayının sizi “Kişisel Özerkliğinize” bir adım daha yaklaştırmasına, içinizdeki gücünü uyandırmasına destek olması dileğiyle…
Sizleri çok seviyorum.
Kişisel özerkliğin gücü, 2024 yılının yükseliş enerjileriyle uyanmaya başlarken, kendi kişisel bilgelik zirvelerinize de tırmanma yollarını da açıyor ve bu yolda emin adımlarla ilerliyorsunuz. Hem 2024 yılının yükseliş enerjilerine uyumlanmak hem de kişisel zirvelerinizin bilgeliğiyle bambaşka yükseklikteki perspektifler kazanmak için 2 önerimiz var: İlki; Zirvedeki Bilgelik Meditasyonları. Ezgi Sorman, Zirvedeki Bilgelik Meditasyonları’nı, “sevginin” pırıl pırıl enerjisini tüm hücrelerinizde yaşayın diye tasarladı. Yüklerinizden kurtulun ve baştan aşağı yenilenin diye… 2 Modülden oluşan bu meditasyonları incelemek ve edinmek için MO Store’u ziyaret edin.
İkinci önerimiz ise; daha önce hiç tanık olmadığımız bambaşka deneyimlere gebe olan 2024 yılına hazırlanarak, olacakları dingin tanıklığın sonsuz bilgeliği ve gücüyle karşılayıp, buradan hayallerinizi somutlaştırmak için yükseliş enerjilerinden destek almanız niyetiyle özel olarak yaratılan 2024 yılı Meditasyonu’nu edinmek için bizimle şimdi iletişime geçin.
Kaynak: Ezgi Sorman
İlgili yayının tümünü okulumuzun podcast kanalı MOTALKS’TAN ayrıca dinleyebilirsiniz.