Skip to content Skip to footer

Özgünlüğünüzün Gücü

Özgünlüğünüzün gücünü keşfetmek üzere, kendinizle derinden yüzleşmeler yaptığınız bir dönemdeyiz ve bu aslında çok da eğlenceli.  Kendimizle ne zaman duygularımızdan, derin sularımızdan dem vurduğumuzda, uğraştığımızda, ilgilendiğimizde çok eğlenceli olmuyor mu?

Geçtiğimiz bu zor süreci elimden geldiği kadar size eğlenceli hale getirerek, önemini anlatacağım.

Kendimizle uğraşacağımız, derinlerimize dalacağımız, duygu dünyamıza gireceğimiz bu süreçte kutsal üçlümüzü hatırlamak önemli: Basit, efektif ve pratik.

Tabi ki bir takım acılar, gözyaşları olabilir. Ancak zorlu anlarda içimizdeki güçten destek almayı pratik edeceğimiz bir süreç olacak. Diğer bir deyişle bu dönemde, içimizdeki gücü çalışıp, zorlu An’larda bu güçten nasıl destek alabileceğimizi pratik ediyoruz.

Hepimiz ve dünya için hem kişisel hem de küresel başlayan bir enerji filizlenirken, önce filizlenecek olan şeyle kendimizi uyumlamamız gerekiyor. Uyumlanamadığımız takdirde, bu enerji istediği kadar filizlensin, o filizin meyvelerini yiyemiyoruz; çünkü onunla uyumlu değiliz ve onun meyvelerine ulaşamıyoruz. Uzaktan seyretmek durumunda kalıyoruz ve belki de o filizi göremiyoruz, bile.

Şimdi bu filizlenecek olanla uyumlanabilmek için neler yapacağız? İçimize dönüp, bakacağız.

“Şu An’ki ben; içimden doğmakta olan güce ulaşıp, onunla uyumlandı mı; yoksa hala oto pilotta mı?”

“Şu An’ki ben; gücünün bambaşka bir şeye evrildiğinin farkında mı?”

“Ve bu güçle uyumlu mu, yoksa içerde bir yerde ulaşamadığı tezatları mı var?”

Kalbiniz nerede? Kalbinizin nerede olduğu çok önemli (organdan bahsetmiyorum) ve kalbiniz en çok nerede atıyor?

Daha da önemlisi kalbiniz sıcak mı? Kalbinizin sıcak olması çok önemli olacak. Bedeniniz ne alemde? Topraklanmış, merkezinde, sağlıklı mı; yoksa bedenden bir takım ağrı, sızı mesajları geliyor da duymazdan mı geliyorsunuz? Çünkü tüm bu süreçte sağlıklı, dinç olmak çok önemli olacak.

O yüzden de şimdi kalbinizi sıcak tutmak ve bedeninize bakıp, şifalandırmak için ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın. 

Kalbi sıcak tutacağız, bedeni de ılık tutacağız.

Bildiğiniz üzere; spora başlamadan önce ısınma hareketleriyle önden beden ısıtılır. Bu ön ısınmadır ve hem bedeni hem de kalbi alıştırmak içindir. Birden bire kalbin atışını çok yüksek seviyeye çıkarmamak, sakatlanmamak ve spordan maksimum faydayı sağlamak adına, bedeni çalıştırmaya minik mink ısınma hareketleriyle başlanır. Bunun gibi ısınmalarla geçtiğimizi döneme hazırlanacağız.

Dev bir süreç geliyor ve bu ısınma hareketlerinizle bedeninizi ılık tutmanın, kalbinizi sıcak tutmanın -sizin için her neyse- hazırlanma sürecindeyiz, hazırlayın kendinizi. 

Aktif, dinamik, pratik, gerçekçi ve benliğinizle uyumlu bir hale gelmek için her ne pratiği edinmeniz, her ne yapmanız, her ne doktoru görmeniz gerekiyorsa hazırlanın, dev enerjilerle karşı karşıyayız.

Bu süreci daha eğlenceli hale getirmek üzere size bir çizgi film anlatmak istiyorum. Birçoğunuzun büyük bir ihtimalle seyrettiği bir çizgi film, bu. Buradan hem çok büyük destek ve bilgelik hem de neşeyi, keyfi, coşkuyu alabiliriz.

Filmimizin ismi “Madagaskar”; Baş rolde Alex adında bir aslanımız var. Ve Alex, 3 arkadaşıyla – zebra, zürafa ve su aygırıyla- beraber New York hayvanat bahçesinde kardeş gibi yaşıyor. Aslanımız Alex çok renkli bir karakter ama ormanların kralı değil, bir hayvanat bahçesinin kralı, süslü ve renkli karakteri.

New York’un şaşalı, renkli şehir hayatının 7/24 aktifliği gözlerini cezbediyor ve bu, kahramanlarımızın da ‘gerçek alanı, ortamı’ illüzyonuna dönüyor. 

Şimdi Madagaskar çizgi filmi öğrendiği, içinde bulunduğu çevreye ayak uydurmanın, uyum sağlamanın aile ve sosyal koşullandırmalarda neler olduğunun görüldüğü bir filmdir. Karakterlerimiz, kendilerini şehirli zannediyorlar, tabi ki şehir insanının hayatına da dem vuruyor. O aktif, dinamik, parlak şehir hayatının insanı doğadan, kendi doğasından nasıl kopartıyor, illüzyonlara nasıl sürüklüyor, bunu da anlatıyor, aynı zamanda. Ve tabi ki doğduğumuz ortamın -aile ortamı, sosyal çevremiz, akrabalarımız, kültür kısaca içine doğduğumuz ortamın- ilk 5 yıl içinde bizi nasıl şekillendirdiğini de anlatıyor.

Şimdi tekrar bizim 4 kahramana dönelim. “Hayvanat bahçesinden özgürleşip, bu duvarların dışında ne olduğunu merak ediyorum. Ben kendimi, bu duvarların dışındaki kendimi keşfetmek istiyorum.” diyen bir zebramız var, adı Marti. 

Ve Marti hayvanat bahçesinden kaçıyor,  diğer arkadaşları Marti’yi geri döndürmek için peşinden gidiyorlar. “Biz de gidelim içine hapsolduğumuz duvarları yıkalım” diyerek değil; “Marti delirdi ve onu evine geri getirelim.” diyerek Marti’nin peşinden gidiyorlar. Ve sonra hep beraber kendilerini vahşi doğanın içerisinde buluyorlar. 

Peki, vahşi doğanın içerisinde bizim kahramanımız, aslanımız Alex’e neler oluyor?

Bu öğrenilmiş uyumlanma, öğrenilmiş boyun eğmeyle kendini keşfetme sürecinin sancıları içerisinde buluyor, kendisini. Ve kendisini keşfetme yolculuğunda doğasını bulmaya, arkadaşlarını bile yem olarak görmeye başladığında ne kadar yalnız olduğunu fark ediyor; çünkü sonuç olarak avcılık içgüdüsel olarak içinden yükseliyor. Bu başladığında ise nasıl sürüden atıldığını ve kahramanın aslında kendini bulma yolculuğunun yalnızlığını, o yalnızlığın içinde gücünü buluşunu ve cesarete dönüşünü anlatıyor.

Anlatılan aslında kahramanın yuvaya, kendisine dönüş yolculuğunun zaferi.

Bir tarafta elimizde sosyetik bir şehir aslanı var; öbür tarafta da yolculuğunda, tek başınalığında kendisini fark etmiş ve gücünü ortaya çıkartmış bir aslanımız var.

İşte bu dönem bizler bu iki tarafımızı da görüp, dengeleniyoruz. Bir tarafta süslü püslü, kibirli küstah, kendisini dev aynasında gören bencil, korkak, pısırık aslan; öbür tarafta asil, cömert kral-kraliçe aslan.

Çok büyük bir hayat dönüşümü içerisindeyiz, bu iki tarafı da görüp dengeleme sürecindeyiz. Evren bizi buralarda destekliyor.

Kim olduğunuzu anlamak çok önemli olacak; öz ifadenizi, öz güveninizi, duygusal dünyanızı görüp- bulup-algılayıp-anlayacaksınız. İçsel gücünüzün de şu anki benliğinizle ne kadar uyumlu olup, olmadığının ‘check-uplarını’ yapacaksınız. Ve toplumun beklentilerinden ya da illüzyonlarından ziyade, “Ben kendi doğama uygun oluşuyor muyum? Veya bu oluşmakta olan gücümü destekliyor muyum?” tarzında derin sorgulamalara gireceksiniz. Böylesi derin bir dönem var, önümüzde.

Bazılarınız için bazen dış dünyanın şaşası gözlerinizi o kadar kamaştırıyor ki; özgünlüğünüzün gücünü, içinizdeki gücün parlaklığını göremiyorsunuz. İşte bu dönem içteki gücün, özgünlüğünüzün parlaklığını görebilmek için dış dünyanın şaşasından biraz uzaklaşmanız gereken bir süreç.

İstekleriniz, hayalleriniz, niyetleriniz var; bu hayatı yaşama biçimi, bir şekli var kafanızda. Ve bunun en iyisini de  hak ediyorsunuz. Yalnız hatırlatmak isterim ki; evren bizlere istediklerimizi vermiyor. Evren kim olduğumuzu dünya denilen beyaz perdeye olduğu gibi yansıtıyor.

“Sen busun ve buradasın, bununla uyumlusun, işte şimdi bu hikayeyi yaşa, deneyimle, bu hikayeyi oyna” diyor; ta ki biz, kim olduğumuzun algısından ve illüzyonlardan sıyrılıp, özgünlüğümüzün gücünü tüm ihtişamıyla ve hakikatiyle ortaya çıkarana  kadar.

Öz benliğinize dair illüzyonları fark etmek, taktığınız maskelerle yüzleşip, onlardan özgürleşmek, içsel gücünüzün ve özgünlüğünüzün ışığıyla parlamak, kendi doğanızla uyumlanarak ilişkilerinizde devrim yaratmak için hem Maskeler Atölyesi’ni hem de İlişkisel Karma Atölyesi’ni özel bir indirimle bir araya getirdiğimiz İçsel Çatışmalarımızla Ateşkes Paketi’ni bu dönem edinmenizi öneriyoruz. Geçtiğimiz tutulmalar döneminde filizlenen yepyeni enerjilerle uyumlanmak ve içsel gücünüzün size sunduğu hazineleri hayatınıza katmak için bu fırsatı kaçırmayın. Tüm detaylara MO Store’dan ulaşabilirsiniz. 

 

Kaynak: Ezgi Sorman

 

İlgili yayının tümünü okulumuzun podcast kanalı MOTALKS’tan dinleyebilirsiniz.