Skip to content Skip to footer

Potansiyelinizi Şimdi Keşfedin

Hem aktif hem hareketli hem de dikkat etmemiz gereken yerlerin olduğu bir haftaya
giriyoruz.
İhtiyaç duyduğumuz detaylara ulaşmaya başladık. Boğaz çakramız aktifleşti, kelimeler dökülmeye, cümleler birleşmeye, kendimizi daha rahat ve net ifade etmeye başladık.
Bu hafta sanki ne zamandır kafanızda dönen sizin için önemli ve size özel bir konuyu dönüştürme, şifalandırma, dillendirebilme fırsatı yakalayacaksınız. Kendinizi yavaş yavaş dillendirebilmeye başlamıştınız, ama bu hafta boğaz çakranız hem açık hem temiz hem de bilge.
Zihinle kalp buluşarak kelimelerin dökülüp, cümlelerin oluştuğu bir hafta olacak.

Bilgi ve ifadeye akış geldiğinde geleceği hızlı ön görebilmek için daha fazla detaya, veriye sahip olmak isteriz. Doğamızda bu var: “Bilgi akıyorsa ve kendimi de daha rahat ifade edebiliyorsam, o zaman önümü daha hızlı görebileyim. Bu yüzden de daha fazla veriye, bilgiye ve detaya ihtiyacım var. “ gibi bir psikoza girebiliriz.

Böyle bir yere girdiğimizde ileriye adım atmamak için de – eğer konfor alanımız genişleyecekse ve hareket etmeye cesaretimiz yoksa veya ileriye doğru gideceğimiz yol bizi biraz ürkütüyorsa – “elimde yeterli veri, detay yok” gibi bahaneler üretebiliriz. Ve fakat,  ileriye adım atmak belirsizlikle dans etmektir.
Bir şeyler hızlanmaya, açılmaya başlayınca “daha çok göreyim, daha da hızlansın, detay verilsin” gibi bir istek gelebilir.
O detayı, veriyi, bilgiyi alamadığımız zaman ve adım atmaya cesaretimiz, isteğimiz, enerjimiz de yoksa “elimde yeterli veri yok” şeklinde bahane üretebiliriz.

Bu zihnin kontrol ve koruma mekanizmalarından bir tanesidir. Elinizde yeterli bilgi olmadığı için karar veremiyor, adım atamıyorsanız ve kendinizi böyle bir alanda bulursanız basit olana ve temel bilgiye geri dönün, durumu basitleştirin, sadeleştirin. Temel bilgiye sahip olduğunuzu kendinize hatırlatın.
Bilmediklerinize, elinizde olmayan verilere veya istediğiniz detaya odaklanmak yerine
bildiklerinizden, elinizdeki verilerden ve detaylardan başlayın. “Elimde neler var?” diye kendinize sorup, elinizdekilerle başlayın.
Çünkü işin özü ve gerçeği bir sonraki adımı atmak için elinizde her zaman yeterli veri, detay, bilgi ve becerinin olmasıdır.

An’da ve elinizdekileri gördüğünüzde bir sonraki seçiminiz, hamleniz için tüm detayların An’da mevcut olduğunu da göreceksiniz.
Bütün bunları şu nedenle anlatıyorum; bu hafta kendi istediğiniz sonuca ulaşmak için
gerekli olan tüm resmi göremeyeceğiniz gibi,  hayalleriniz, nereye
varmak istediğiniz netleşirken, o tablonun içindeki hayata hemen sahip olamayabilirsiniz.
Ama içeriden buna hızlıca sahip olmanın dürtüleri de alttan alttan vuruyor olabilir, buna da hazırlıklı olun.

Kutsal zamanlamanın ve minik adımların değerini hatırlayacağımız bir haftaya giriyoruz. O sebeple de kendi seyrinde akan nehri ittirmeye-kaktırmaya gerek yok, akışı ne yaparsak yapalım hızlandıramayacağız.
O nehir kendi hızında, ritminde, kendi seyrinde akacak.

Ayrıca, bu hafta şu anda ve burada gözünüzün önünde olmadığı için – bu bir sonuç olabilir, detay olabilir, istediğiniz bir yardım, destek olabilir, bir kişi olabilir – gelmeyecek, olmayacak, gerçekleşmeyecek anlamına da gelmiyor.
Bu konuyu da çok net hatırlamamız gereken bir haftadayız.

Bunu söyler söylemez aklıma yaşadığım bir hikâye geldi.
Biliyorsunuz bütünsel sağlığa çok önem veriyorum, 6 ayda bir damardan aldığım vitamin serilerim var.
Geçen gün hemşireye şöyle dedim: “hep içeriden deniyorsunuz, sol kolumda dışardan net olarak görünen bir damar var, siz de görüyorsunuz, görmediğiniz yeri bulmaya çalışmak yerine, gördüğünüz damardan neden giriş yapmıyorsunuz? O damar yolunu neden açmıyorsunuz, oradan neden denemiyorsunuz?”
Gerçekten bilgiyi edinmek istediğim ve kendi bedenimi tanımak  için sordum. Onların bir bildiği mi var yoksa benim gördüğüm damarı mı görmüyorlar?
Hemşire bana şöyle bir cevap verdi: “Ezgi Hanım görüneni değil; hissedilen damarı kullanıyoruz.”
Orada içimden “Waow, yıllardır üzerinde çalıştığım mevzu damar için de geçerliymiş” dedim.
Yıllardır öğrencilerime – 12 yıl oldu Türkiye’de meditasyonu öğreteli, kişisel gelişime ve şifaya kanallık edeli – hep konuştuğum, belirttiğim “görünenin ve zihninizin ötesine geçin.” Hocalarım da bana böyle derdi.

Dolayısıyla bu hafta ve bundan sonra her zaman görünen değil; hissedilen damardan yürüyeceğiz.
Hissedilen damar için de sezgisel yaşamı algılamamız gerekiyor.

Hemşirenin daha sonra aktardığı bilgi ise; görünen damarın ne kadar derinde olduğunun, kalınlığının, gerçekten damar yolu açılıp, açılmayacağının bilinmemesiydi. Damar görünüyor diye o damardan içeri girilebileceği zannedilmiyor.
Görünüyor diye var oluyor, bizim işimize yarıyor, ihtiyacımızı da görecek anlamına gelmediği gibi, görünmüyor diye yok anlamına da gelmiyor.
Derin yerlerdeyiz.

Üzerinizde ne zamandır ağırlığını, kütlesini, katılığını hissettiğiniz bir şeyi akıtmanın yolunu bulacağımız bir haftadayız.
Hissedilen damardan giderseniz, bunu daha rahat akıtacaksınız.
Hafiflemenin yolu açılacak.
Hafifleyince de sezgilere yer açılıyor; sezgilere yer açıldığında da bilginin bir tek beyninizde ve zihninizde bulunmadığını fark ediyorsunuz.

Bunun sanrısıyla, bilginin sadece beynimizde var olduğunu zannederek, uzun zaman geçirdik, çok vakit kaybettik. Zihin alanımızı da gereğinden fazla yoğunlaştırıp, yorduk.
Bilgi bize beynimizden, bedenimizden, kalbimizden ve sezilerimizden akar.
An’ı görmenin açısı ve An’da derinleşmenin yetisiyle doğru orantılı bir şekilde ihtiyacımız olan bilgiyi hemen hemen her yerden alabiliriz.

Meditasyon Okulunda da “An’ı Kavra” diyoruz, An’ı görmenin, perspektifinin ve açısının genişleme halinden bahsediyoruz. Ve An’da derinleşmenin yetisi de An’da her olanı kabul edebilme becerisiyle ve teslimiyetle alakalı.
Böylelikle An’dan kaçmayıp, içinde kalarak, An’ı gözlemleyip, içinde geniş açıyla derinleşebiliyoruz. O zaman da sezgilerimiz iyice açılmaya başlıyor.
Hazırladığımız sezgisel yaşam eğitiminde bunları detaylı, formülleriyle anlatacağım.

Bu hafta dolayısıyla yine ve yeniden zihin alanında çok dolanmamayı aklımızda bulunduracağız.
Zorlandığınızda, yorulduğunuzda, bunaldığınızda, bulandığınızda, kararsız kaldığınızda enerjinin kafa bölgesinde yoğunlaşmış olabileceğini hatırlayın.
Kendinizi öyle bir alanda, durumda bulduğunuzda da kalkıp, 5-10 saniye hareket edin, yürüyün, kollarınızı sallayın, bedeninizi titretin, ses çıkartın, yüzünüzü yıkayın, saç diplerinize masaj yapın, farkında birkaç nefes alıp verin.
Enerjiyi ve enerji alanını da değiştirecek birkaç eylemde bulunun. Bunları algıladığınız noktada haftayı da yılı da çözmüş olacaksınız.

Şimdi enerjiyi sol taraftan sağ tarafa doğru alın…
Kalbe doğru indirin, meditasyon bölümüne doğru geçiyoruz.
Kalbinize doğru güzel, derin nefesler alın.
Göğüs bölgeniz rahatlasın, kafa bölgenizin yoğunluğu aşağıya doğru akmaya başlasın.
Bedeniniz yumuşasın rahatlasın.
Enerjinin akmadığı katı bir bölge varsa, nefesleriniz sayesinde açılmaya başlasın.

Bir imgeleme yapacağız şimdi.
Kiraz meyvesini düşünün ve kirazın çekirdeğini görün.
Bu çekirdek kiraz olma konusunda tüm bilgiye sahip.
Diğer bir deyişle; kiraz kendi varoluşunun, kendi kendini var etmenin tüm detayları, tüm verisi, tüm bilgisi, tüm datasının kendi çekirdeğinde var olduğunu biliyor.
Bu çekirdek kendi ortamında ekildiğinde, kendi doğal çevresinde toprağın altına verildiği zaman onlarca yıl on binlerce meyve verebileceğini, kendi kendini böyle var edebileceğini biliyor.

Bugünkü meditasyonumuzda kendi kendinizi var edebilmeyi, hayatınızı oldukça üretken, yaratıcı, sağlam ve köklü temellerle kurabilmeyi algılayabilmek için kendi çekirdeğinize doğru geleceksiniz.
Ve sizin çekirdeğinizi ne gölgelemişse, ne kapatmışsa, üzerine neler binmiş ve bu bilgiyi göremiyor hale gelmişseniz yavaş yavaş onların açılmasını, çözülmesini belki de toprağa akmasını izleyeceksiniz.

Şimdi özünüze doğru, kendi öz çekirdeğinize, kendinize dair çekirdek bilgiye ulaşıyorsunuz. Kendi kendinizi var etmenin yolu bu çekirdeği keşfetmenizden geçiyor, tohumunuza dönüyorsunuz. Tüm bilgi, aradığınız bütün detay, ihtiyacını hissettiğiniz tüm veriler tohumunuzda, çekirdeğinizde mevcut.

Şimdi çekirdeğinize doğru yaklaşıyorsunuz ve eğer çekirdeğinizi başka bir şeyler kaplamışsa, onların toprağa doğru akmasını ve bir süre çekirdeğin pırıl pırıl parlamasını gözlemliyorsunuz.

Güzel derin yumuşak nefeslerle, yavaş yavaş ana doğru gelin. Her nerelere gittiyseniz, süzüldüyseniz; çekirdek bilginizi yeniden gördüğünüzü, onu yeniden keşfettiğinizi, onu hatırladığınızı anımsayın…

Meditasyon esnasında her ne olduysa oldu, zihninizle yorumlamaya kalkmadan içinizde tutun.
Birkaç nefesle iyice An’a gelin, An’ı görmenin perspektifi açılsın, Anda derinleşebilmenin cesareti
artsın.
Ve hatırlayın ki; ufak detaylar dev bilgi içerir, minik adımlar büyük kapıları açar. Ufaklar, minikler aynı zamanda da oldukça sevimli ve şirindirler. Şirinleri oynayacağınız bir yaşantınız olsun. Bu hafta da size aynı zamanda hoş sürprizler getirsin. Belirsizlikle dansınız da eğlenceli olsun.
Sizleri çok seviyorum.

Çekirdeğinizin özündeki potansiyeli, ruhunuzun bilgisini keşfederek, mucizelerle dolu, her anlamda zengin bir hayat yaratmak ve ışığınızı parlatmak için çekirdeğinizin üzerindeki kabukları, ışığınızı örten maskeleri görmek, fark etmek ve dönüştürmek niyetiyle özel olarak yaratılan bir program Maskeler Atölyesi’ni MO Store’da bulabilirsiniz. Bu program ile yükselmiş ışığınızla ve tüm potansiyelinizle yepyeni bir hayat yaratmaya doğru önemli bir adım atmaya hazır olun. 

Kaynak: MOTALKS 3. Sezon 7. Bölüm 17-23 Haziran 2022 | Haftanın Durumu & Meditasyonu  podcast yayınımızdan derlenmiştir.